161 entry daha
  • aklıma takıldı, sadece beyin fırtınası yapıyorum: "öğrenme kabiliyeti"nden başka işlevsel, ele gelir, objektif bir tanımını yapmak çok zor bence. ya da şöyle diyeyim: başka türlü yapılan tanımlar zekayı ya çok spekülatif ve içeriklendirilemeyecek kadar formel (yazış), ya da herhangi bir pozitif konotasyonla beraber düşünülemeyecek (bi boka yaramayan) bir şey haline getiriyor. yoksa "zeki" dediğimiz insanların aptallıklarının (dev bir olgular denizi) bu derece yaygınlığını açıklayamayız gibime geliyor. e aptallığı nası tanımlicaz o zaman? zekanın karşıtı değil mi aptallık? sorun da oradan çıkıyor ya. aptallık, zekanın karşıtıysa, zeki bir insan nasıl düzenli aptallıklar yapabilir? şöyle bir takla atalım öyleyse: bunların birbirinin karşıtı olması yerine, zeka genel bir bilgi edinme kabiliyetine, aptallık da her zaman spesifik olan bilgi yoksunluklarından kaynaklanan yanlış yargılara gönderme yapsın: yani kelimenin gerçek anlamıyla "zeki insan" vardır ama kelimenin gerçek anlamıyla "aptal insan" yoktur, aptallıklar yapan insanlar vardır, bunlar (verili bir aptallığın yapıldı anda) zeki insanlar olabilir ve zekalarının yardımıyla yaptıkları aptallıkları yapmamaya başlayabilir. ve bir başka sonuç: anasının karnından zeki doğan ya da ömür boyu zeki olmamaya mahkum insan yoktur, zira öğrenme kabiliyeti de (görece yavaş ya da hızlı) geliştirilebilir. yani insanlar zekileşebilir. ayrıca, bu çerçevede zekinin karşıtının takoz olmasını öneriyorum.

    oldu mu? olmadı galiba. kavramları başka kavramları da devreye sokarak daha ince örmek gerekiyor. neyse nabalım.
281 entry daha
hesabın var mı? giriş yap