6 entry daha
  • kieslowski'nin bleu ile büyük benzerlikler taşıyan, politik temaları işlediği son filmi. bu filmden sonra yalnızca insan ruhunu anlamaya yönelik daha kişisel denebilecek filmler çekmiştir.

    politik dediysem baştan aşağı politik değil elbet. yine insana dair yalnızca kieslowski sinemasında görülebilecek çok ince dokunuşlar var. filmde bir yandan politik bir suçlunun mücadelesi anlatılırken diğer taraftan ölen kocasının ardından bu kayıpla başa çıkmaya çalışan bir kadını izliyoruz. ve yine sinemanın şiire çok yaklaştığı bir anlatım tarzı görüyoruz.

    kieslowski sinemasının olmazsa olmazlarından iki temayla burada da karşılaşıyoruz: gözetle(n)me ve iletişimsizlik. ölen kocası bir hayalet gibi karısının peşinden dolaşmaya başlar ve onu adım adım izler. filmde karakterlerin açıklayamadığı bazı olayların acaba ölen kocası tarafından mı yapıldığı şüphesi uyandırılır yönetmen tarafından. bu soruya kesin cevap verilmez. (o yüzden şiirseldir.)

    yine bir sahnede kadın yabancı bir adamla birlikte olur, konuşurlarken birden adamın kendi dilini bilmediğini bildiği halde lehçe konuşmaya başlar kadın, adamın soru soran bakışlarına karşılık olarak da "anlamasan da olur." der. (bunu da lehçe söyler.)

    yine film hakkında öğrendiğim ilginç bir not. filmde kadın george orwell'in bir kitabını çevirmekle uğraşmaktadır. ilginç olan o tarihte orwell'in lehçeye çevrilmiş bir eseri yoktur henüz. bu da filmdeki politik göndermelerden biri olabilir.
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap