29 entry daha
  • band of horses'ın; sözlerini insanın tam anlamı ile anlamadığı ama buna rağmen ruhuna işleyen bir şarkısı.

    "genuine poetry can communicate before it is understood."
    - thomas stearns eliot

    sözleri yazılırken oldukça sembolik bir anlatım kullanıldığı için, anlattığı "hikaye" ancak speküle edilebiliyor. fakat teması konusunda pek bir şaibe yok sanırım. üzüntü, keder, özlem, mutsuzluk, hayal kırıklığı, bazen kederle sükunete bürünen, bazen isyanla köpüren dalgalı bir ruh hali.

    o kadar seviyorum ki şarkıyı, çevirisini yapayım, herkes dinlesin, herkes anlasın, herkesin ruh hali dalgalansın istiyorum ama, bu derecede sembolik bir şarkıda çeviri de çetrefilli bir hal alıyor. elimden geldiğince çevirmeye çalışacağım yine de.

    otantik sözleri şu şekilde:

    ı'm coming up only to hold you under
    ı'm coming up only to show you wrong.
    and to know you is hard, we wonder.
    to know you, all wrong we were.

    really too late to call,
    so we wait for morning to wake you.
    that's all we got.
    to know me as hardly golden.
    ıs to know me all wrong, they were.

    at every occasion ı'll be ready for the funeral.
    every occasion, once more, it's called funeral.
    every occasion, know, ı'm ready for the funeral.
    at every occasion, oh, one billion day funeral.

    ı'm coming up only to show you down.
    for ı'm coming up only to show you wrong.

    to the outside the dead leaves, they're on the lawn.
    before they died, had trees to hang their hope.

    and every occasion, ı'll be ready for the funeral.
    and every occasion, once more, ıt's called the funeral.
    and every occasion, oh, ı'm ready for the funeral.
    every occasion of one billion day funeral.

    müzik vidyosunu izlediğinizde, köpeğinin ölmesi üzerine kederinde boğulan bi adam görürüz. adam kendini alkole vermiştir. belki acısını bastırmak için, belki acısını daha derinden hissedebilmek için... bi anlamda varoluş sebebini kaybeden adamın tek yaptığı devamlı içmek, ve ayakta duramadığı o hali ile otomobiline binip evine gitmektir. bunu gündelik rutini haline getiren, her gün evine direksiyonda sarhoş halde ve uyuklayarak giden adam, sonunda bir kamyonun altında kalır, ve muhtemelen ölür.

    müzik vidyosu ile sözleri birleştirince, şarkının köpeği öldükten sonra duygusal anlamda yıkılan ve hatta belki intihara meyilli hale gelen bir adamın ağzından söylenildiğini düşünebiliriz. ama bence bu da kolaya kaçma olur zira müzik vidyosu da en az şarkının lirikleri kadar sembolik.

    madem hem sözler hem vidyo bu kadar çetrefilli, ben de çeviri sürecini çetrefillendirmek istiyorum madem. wilhelm dilthey ekolünü takip edip, liriklerin anlamını, liriklerin yazıldığı coğrafya, zaman, bu zamanın sosyal, ekonomik vs. muhtelif şartları ve yazarın bakışı ile ilintilendirmeye kalktığımda ortaya başka bir manzara, dolayısı ile başka bir anlam çıkıyor:

    malum sözlerin yazarı benjamin bridwell, iki arkadaşı ile birlikte alternatif rock'un anavatanı seattle'a taşındıktan bir süre sonra carissa's wierd isimli gruplarını dağıttılar. carissa's wierd'ın dağılmasının ardından, bridwell'in bir eski ve iki yeni arkadaşı ile kurduğu "band of horses", hızla yükselişe geçti. bu yükselişle birlikte bridwell, seattle'ın müzik camiasının "yükselen değer"lere sunduklarının büyüsüne kapıldı, ve hayatının ilk 19 yılını geçirdiği konzervatifliği ile bilinen arizona ve south carolina'da pek sürmesi mümkün olmayan bir hayat sürmeye başladı. tabi ki tahmin yürütüyorum ama, birleşmiş devletlerin güney eyaletlerinde çocukluğunu, ergenliğini hatta gençliğinin bir kısmını yaşarken yüklendiği gelenekçilik ve konzervatiflik benliğinin derinliklerine işlemiş halde seattle'da yaşadığı parıltılı hayat, yoğun madde kullanımı, çok eşlilik, kız arkadaşlarının yaşadığı kürtajlar... ona acı verdi. artık dönemem gibi hissediyordu muhtemelen, ama devam etmek de acı veriyordu. zaten acı, şarkının her yerinde hissedilebiliyor. bu pencereden bakıldığında, "cenaze" teması çok münasebetli bir hale geliyor. doğmamış bebekler, her gün artan dozajla "her gün" ölebilecek bir insan. her gün bir merak; "acaba cenazem bugün mü olacak?" her yer ölüm.

    bence bridwell'i bu "ölüm" ve "cenaze" moduna sokan şey, ve dolayısı ile bu şarkıya ilham veren şey, yaşadığı, bi yandan tiksindiği ama bi yandan vazgeçemediği hayat tarzı olabilir. ama sözlerdeki enkripsiyon, bence bunlarla da ilgili değil.

    bence bu şarkı aşk ve intihar ile ilgili, intihar sonucu kaybedilen bir aşkla. ilk kıtada "to know you, all wrong we were." derken, ikinci kıtada "ıs to know me all wrong, they were."a dönüşüyor ifade. hem öznenin değişiminden hem de anlatılanlardan, ilk kıtanın aşkını kaybedenin ağzından, ikinci kıtanın intaar ederek kaybedilen aşkın ağzından yazıldığını tahmin ediyorum. üçünü kıtayı ortak söylüyorlar. şarkının melodisi de kıtadan kıtaya farklılık gösteriyor. birinci kıtaya şarkının kederli ve sakin bir "build up" kısmının, ikinci kıtaya mutsuz, isyankar ve tepkili bir melodinin, üçüncü kıtaya keder, özlem, mutsuzluk, hayal kırıklığı karışımı bir, aceleci, kaotik, hektik coşkunluk kısmının denk gelmesi de sanırım teorime kanıtlık ediyor. köpek basitliği ve masumiyeti sembolize ediyor, delilercesine sevilen bir sevgiliyi. hiç aklından intihar ya da böyle şeyler geçeceği tahmin edilmeyen, bu anlamda gerçekten tanınmayan, ne kadar derin, sofistike olduğu anlaşılmayan, kafasından neler geçtiği bilinmeyen, aslında çok şeyin geçtiği de sanılmayan; sevenin kafasında sevgilisi adına kavramsal olarak var ettiği suret ile sevgilisinin kendi reel varoluşu aslında çok da örtüşmeyen bir sevgili... hayatın ve her şeyin önemsiz ve anlamsız olduğunu düşünüyor sevgili, daha da önemlisi değer verilmediğini, veriliyorsa da bunun bir şey ifade etmediğini çünkü anlaşılmadığını. muhtemelen borderline bi sevgiliden bahsediyoruz şu an. kimse anlamıyor onu gibi hissediyor, çok yalnız, çaresiz, mutsuz... geride kalan cenazesine gidiyor. onu yalancı çıkarmak için sırf. binlerce insanın orda olduğuna şahit olmak için. ağlarken söyleniyor. "gördün mü bak, ne kadar çok değer veren, seni seven insan var. ve ben, seni ne kadar da yannış tanımışım." (muhtemelen intaar eden sevgilinin umrunda da değil cenazesine kaç bin kişinin katıldığı çünkü onun yalnızlık hissi sevilmemekten çok anlaşılmamaktan geliyor. cenazesine binlerce kişinin gelmesi, anlaşıldığı anlamına gelmiyor.)

    sevgili cevap veriyor. "çok geç bir saatti, intaar ettiğim zaman." "haber vermedim özellikle, en azından gece güzel güzel uyu diye. nasıl olsa yarın sabah haberin olacak." "çok gözünde büyüttün beni. eninde sonunda ben de çaresiz bir insanım." "beni yannış tanıdınız hepiniz, gülen yüzüme bakıp, iyiyim sandınız. hepiniz yannış tanıdınız. ve aslında sonumu hazırlayan da bu oldu."

    sonra koro şeklinde söylüyorlar. sevgili için her gün bir cenazeydi, seven için de sevgilisi öldüğü için her gün artık bir cenaze. sevgili her gün ölüme hazırdı, seven de artık sevgilisi öldüğü için her gün ölüme hazır. seven bir milyar gün yaşasa bir milyar cenaze günü olacak artık ona.

    yapraklar çimlerin üstünde düşmüş duruyorlar etrafta. (uçuşup duruyorlar özgürce muhtemelen.) ölü ve özgürler. ya da canlı ve zavallı umutları ile ağaçlara "asılı" (tutsak) olacaklardı. (...ına koyiim böyle ikilemin. mehtabına güneşine sövesi geliyor insanın düşündükçe.)
30 entry daha
hesabın var mı? giriş yap