16 entry daha
  • 1985 tarihli kartal tibet filmidir.

    sinematürk yazarı eylül fırtınası tarafından filme dair kaleme alınmış ayrıntılı inceleme yazısı aşağıda görülebilir.

    "şaban'ın,şabanlık dozunu bu kez fazla kaçırıp seyirciyi de şaban'laştırdığı,tahammül sınırlarını bir hayli zorlayan tam bir saçmalıklar silsilesi..
    şerif gören,1990 yılında sunal'la çektiği filme "abuk sabuk 1 film" adını verecek kadar esprili ve kendiyle barışık bir yönetmen ancak filmine biraz haksızlık etmiş.kemal sunal'ın asıl abuk subuk olan filmi sanırım bu filmdir.
    gurbetçi şaban,1980'li yıllarda ardı ardına "şaban" filmleri üreten ve ticari kaygılarla seviyeyi gitgide düşüren kemal sunal-kartal tibet ikilisine yakışmayacak derecede kötü bir film.
    herhangi bir mantık ve denge gözetmeksizin çalakalem yazılmış,gerçekdışı kişi ve olayların cirit attığı berbat bir senaryoya sahip bu filmin bir benzeri de tahmin edileceği üzere ortadirek şaban'dır.her iki filmin senaryosunun osman f.seden gibi bir ustanın elinden çıkmış olduğuna inanmak çok zor.
    rahmetli kemal sunal'ın bahsettiğim döneme ait filmlerini pek sevmediğini,içine sinmediğini,çoğu kez yapımcı baskısı ile oynamak zorunda kaldığını okumuştum.ekonomik sebepler önemli olsa da keşke biraz daha titiz ve seçici davransaymış.kemal sunal isminin de yapımcılar üzerinde bir parça yaptırım gücü olabileceğini düşünüyorum.
    filmde kahramanımız şaban bu kez çalışmak üzere almanya'ya gider,işçi simsarlarının aracılığı ile gurbetçi vatandaşlarımızın adeta forsa gibi çalıştırıldığı bir fabrikada iş bulur.patronu olacak adam,hitler hayranı,türk düşmanı,despot ancak oldukça komik bir tiptir.
    gestapo subayı gibi fabrikada türk işçileri denetleyip tepelerinden inmeyen,sürekli "arbeiten,pis turklar" diye ortalıkta dolanan baykal kent'in canlandırdığı tipleme ise patrondan da komiktir.şaban önceleri ezilir,hakaretlere uğrar,aşağılanır.sonraları şeytani zekasını kullanarak sıfırdan zirveye yükselir,bir zamanlar köle gibi çalıştığı fabrikayı ele geçirir.bir nevi "alamanya fatihi" olur.
    avrupa'da yaşayan gurbetçilerimizin ticari yaşamdaki başarıları önceden beri anlatılagelir ,doğrudur. ancak bu filmde olaylar,öylesine ciddiyetsiz ve "yerseniz artık"pervasızlığı ile önümüze konur ki kemal sunal'a rağmen çekilecek film değildir.
    asıl önemli olan,batı dünyasına karşı bilinçaltımıza yerleşmiş geleneksel ezikliğimizin,boynu büküklüğümüzün,komplekslerimizin bu filmde de seslendirilen zihniyet aracılığı ile farkına varmadan ortaya çıkması ve kendi kendimizi ele verir tavrımızdır.
    hem fırsatta bizden üstün olmadıklarını savunur,tarih boyunca özellikle savaş sanatı olmak üzere her alanda öncü olduğumuzu iddia ederiz.sanayi,bilim,teknoloji,sanat,spor vb.alanlarda batıyla halen sürekli bir yarış halindeyizdir ve onlardan aşağı bir yanımız olmadığını kanıtlamaya çalışır bir tavrımız vardır.ancak buna kendimizi bile inandıramayız herhalde ki böyle ucuz şovenizm içeren filmler çeker,eurovision şarkı yarışması'nda aldığımız birinciliği nerdeyse milli bayram ilan edecek kadar önemser,sporda elde ettiğimiz başarılara meydan muharebesi kazanmış ülke efradı gibi seviniriz.baltacı mehmet paşa-katerina ilişkisinden bir erkek olarak kendimize övünç payı çıkarırız.italyan ıvır zıvır bakanı türkiye'yi ziyaret eder,"türkiye'yi pek beğendim,rakı çok güzel,kadınlar pek endamlı" diye beyanat verir,pek hoşumuza gider,gururumuz okşanır.bilmemnerenin 2.sınıf pop yıldızı konsere gelir,acaba ağzından ne çıkacak,türkiye için ne diyecek diye,basın mensuplarımız ağzı açık ayran budalası gibi bekler.
    velhasıl,bu "gavur" milletini sevmeyiz,bizi azgelişmiş ülke konumunda görmelerini,küçümsemelerini içimize sindiremeyiz.ama diğer yandan da kendimizi beğendirmeye,göze girmeye çalışırız.
    filmde,sözde türk zekası,çalışkanlığı övülüyor,batı dünyasının mekanik ve ruhsuz toplumsal yapısı eleştirilmek isteniyor ama yapılan sadece içeriksiz ve kuru bir aşağılama.
    avrupa ve amerikan sinemasında da ülkemizi rencide edici filmler çekiliyor ama onlara cevabı bu tür basit ve aşırılık içeren tepkilerle verdikçe biz komik duruma düşüyoruz.
    bu zihniyetimiz,herhangi bir sebepten dolayı kızdığımız bir avrupa ülkesini protesto etmek için,o ülkeden ithal edilen kravatları yakıp,domates ve salatalıkları hınçla ayaklar altında ezmek şeklinde de tezahür etmektedir.
    türk ulusu olarak samimi bir özeleştiri yapmalıyız, kimsenin bizden üstün olmayıp,bizim de kimseden üstün olmadığımızı artık anlamamız gereklidir. batı dünyası ile olan rekabetimiz somut bir platformda cereyan etmelidir.sanayi,teknoloji,bilim,sanat gibi alanlarda yakaladığımız başarı ve ivmeyi,"ulusal zihniyet transformasyonu"ile birleştirebilmeliyiz."

    http://www.sinematurk.com/'dan alıntıdır.
140 entry daha
hesabın var mı? giriş yap