50 entry daha
  • bu sene önceki sezonlara göre farklı şeyler yapan takımdır.

    son üç maçını izledim stoke city'nin. "arada bir izlediğim" takımdan "rastlayınca kanalı değiştirmediğim" takım seviyesine yükseldi. söylemekten çekindiğim bir gariplik var: artık eskisi kadar sıkıcı oynamıyorlar.

    tony pulis bu sezon günümüz dinamiklerine daha yakın, rakibi fizik olarak fevkalade aşındıran bir takım yaratmış. sistemden başlayalım:

    kağıt üzerinde düz hatlar halinde 4-5-1 oynuyor stoke city. merkezdeki oyuncu zaman zaman ön libero gibi gözükse de, genele bakınca bunu söyleyebiliriz. orta alanın özellikle merkezinde oynayan oyuncuların fizik gücü üst düzeyde. çok koşan, dayanıklı ve ilginç bir şekilde topla araları kötü olmayan oyuncular... hızlı dönüşler de yapabiliyorlar. eskiden daha "kalas" ve daha az dolaşan merkez oyuncuları kullanıyorlardı (mecburen diyebilir miyiz?). tabi değişmeyen şeyler de var, takım hala olabildiğince uzun boylu.

    savunma ve hücum tercihlerine gelmeden önce, steve n'zonzi'ye bir paragraf açmam lazım. sadece top kapan, pek gezemeyen, ağır ve uzun boylu bir ön libero olma potansiyeli de vardı. lakin n'zonzi iyiye evrilmiş ve gayet iyi bir merkez oyuncusu halinde. skora katkı ondan beklenmiyor, zaten birazdan anlatacağım hücum sisteminde duran toplar ve 2. toplar dışında asist veya gol üretmesi zor. fakat 1.90'lık boyuna rağmen atletik ve topla çok çabuk dönebiliyor. takdir ediyorum... oyun içinde de sürekli kalıyor ve savunma-hücum geçişlerine uyumu iyi. bir "hoca" eli değmiş.

    savunmadan başlayalım stoke city'yi anlatmaya. bu tip savunmaları izlemeye bayılıyorum. jose mourinho'nun chelsea'si, 2004'te yunanistan, barcelona'nın pep dönemindeki kalabalık-şok presi... gerçekten olabildiğince kafa yorulmuş, kusursuzu uygulamaya çalışan sistemler... türkiye'den örnekleyebiliriz stoke city'nin savunmasını. benzer bir takım var: bursaspor. bursaspor'a da çok dalıp yazıyı dağıtmadan stoke city'ye geçelim:

    stoke city nasıl bir savunma uyguluyor?

    3. bölgeden 2. bölgeye geçişte savunma tek santrforla başlıyor. önde oynayan oyuncu topla oynayan stopere pres yapıyor veya diğer stoper/pas kanalını kapatıyor. top orta alana, 2. bölgeye yaklaştığında topa sahip oyuncuya en yakın orta alan oyuncusu pres yapıyor. burada orta alanın tek hat halinde kalması önemli, böylece rakip topu nereye oynarsa oynasın yakında bir pres yapacak oyuncu oluyor. illa tek hatla bu pres yapılmak zorunda değil ama bunu tek hat halindeki bir orta sahayla yapmak hem daha kolay, hem de orta alan oyuncuları ve takım savunması böylece daima aktif. pasifleşen hiç oyuncu yok. rakip bu presten kurtulup oyunu stoke city'nin 1. bölgesine doğru taşıyabilirse, bu sefer orta saha hattıyla savunma hattı kabuğuna saklanan bir kaplumbağa gibi yaklaşıp rakibi çok dar bir alana sıkıştırmaya çalışıyorlar. pulis'in orta alanda "ciğerli", dayanıklı oyuncular kullanması bu yüzden önemli. çünkü bu sistem bir yerden aksar ise tüm oyuncularınız çok yorulabilir, savunmayı kaydırmakta ve pozisyon almakta güçlük çekebilirsiniz. hem stoke hem de bursaspor, zaman zaman bu 2.-3. bölge arası presi çok oyuncuyla yapabiliyor. ersun yanal'ın gençlerbirliği'yle başarılar yakaladığı dönemdeki kural stoke için de mevcut: topa mutlaka en az bir kişi baskı yapacak (rakip 1. bölgeye doğru geldiğinde stoke'un taktiği farklı).

    teorik olarak bu savunmanın aksar bir tarafı yok. stoke city de rakibi bu savunma ile çoğu takımın yapmaya çalıştığından daha aktif bir şekilde istediği yere doğru kanalize edebiliyor. stoke city adına tek handikap, savunma-orta saha hattının arası kapanırken, orta sahanın ortasından adam kaçırabiliyorlar. rakibin forveti, kanatları ve orta saha oyuncuları o araya çabuk-ters-sürpriz koşular yaptıklarında, özellikle bunu kalabalık yaptıklarında orada alan bulabiliyorlar. önlerinde savunma hattı bulunuyor ama savunma fazla geriye yaslandıysa atağı şekillendirebilecek alan da buluyorlar. 19 maçta yedikleri 14 gol, bunun çok da önemli bir sorun olmadığını gösteriyor. duran top savunmalarında zaten sıkıntı yok. ayrıca rakip salt bu alanı hücum gücü olarak kullanırsa, stoke city 5'li orta alanın merkezindeki oyuncuyu biraz geri çekerek bunu savuşturabilir. demek istediğim, stoke city'ye rakipseniz, sadece anlattığım gediği hücum silahı olarak kullanmamalısınız. bu büyük bir yanılgı olur. hücum gücünüz yüksek olsa bile, daha yerleşik şekilde savunmayı yıllardır başarıyla uygulayan bir takım stoke.

    stoke city'nin hücum konusunda temel bir değişimi yok. eskiye oranla tek fark, eskisi kadar taç kullanmaya çalışmıyorlar rakip yarı sahada. zaten ryan shotton oynamadığı zamanlarda büyük taç atışları yapabilseler de, "dev" taç atışları yapamıyorlar. topu sürekli kenarlara oynamaları alışılageldik. fakat, topu oraya oynadıktan sonra 3-4 kişinin ceza sahasına koşusunu ve 1-2 kişinin 2. topu almak için ceza sahası dışında pozisyon almasını görüyoruz. çok çabuk çoğalabiliyorlar. farklılık bu. hala gol silahları doğrudan değil "dolaylı" ama oyun içinde bu şekilde skor üretmeye çalışan, kanat organizasyonlarına bu kadar çok kişiyi dahil eden bir takım yoktu. bazı kanat akınlarında aynı alana koşu yapan oyuncular da görüyoruz ki, rakip savunmanın dengesini epey bozuyor. bunlara rağmen skorer bir takım olmadıkları aşikar (19 maçta 18 gol). rakip kanatları tıkadığında yapabilecekleri şeyleri çoğaltmalılar veya mevcut silahlarını güçlendirmeliler. yaratıcı olmayan ve skor üretmeye pek aşina olmayan orta alan oyuncuları kullanmanın dezavantajı da bu. rakip oyunu merkeze kaydırabildiğinde stoke city'nin nefesi kesilebiliyor. duran toplar hala stoke için büyük silah.

    çok merak ediyorum, 3-4 yıl sonra bu takım nereye gelecek...
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap