10 entry daha
  • ışıktan hızlı bilgi iletmek için kullanılamaz, önden onu bir söyleyeyim. hah bir de kuramsal fizikçi kuruntusu değildir, deneysel olarak çok ciddi şekilde sınanmıştır. bu kavramı 'böyle uzaktan etkileşim gibi bişii, fakat ışıktan hızlı diilmiş, bi de bişey daha vardı' seviyesinde bilmek isteyenler entrinin geri kalanını okumak zorunda hissetmesinler kendilerini, ana noktalar bu kadar.

    efendim bu kavramın ne kadar garip olduğunu anlayabilmek için geçen yüzyılın fiziğinden üç adet sonucu bilmeniz gereklidir

    -ışıktan hızlı bilgi transferi yapabilirseniz, geçmişe gidip dedenizi oldürebilirsiniz. 'niye öldüreyim ulan dedemi hasta mısın?' diyen yazarlar da entriyi burada terk etsin. demek istediğim bilgi iletimi hızında bir üst limit bulunması nedensellik ile bire bir bağlantılı. eğer yaşadığmız evrende gelecekteki olayların geçmiştekileri etkilemediğine eminsek bilgi iletiminin hızının bir üst limiti olmalı.

    -kuantum mekniğinde ölçüm olasılıksal sonuçlar verir, yani aynı duruma sahip olduğuna emin olduğumuz iki sisteme aynı deneyi yaptığımızda farklı sonuçlar bulabiliriz. schrödinger'in kedisi bu değil, onu diyen sen de çık.

    -kuantum mekaniğinde ayrı nicelikler için yapılan ölçümler birbirini etkiler, parçacığın önce enerjisini sonra konumunu ölçmekle önce konumunu sonra enerjisini ölçmek çok farklı işlemlerdir, ilk ölçüm ikincinin sonucunu etkiler. aferin ulen, heisenberg belirsizlik ilkesi bu, olcak, olcak, sonuna kadar oku.

    yukarıdaki ikinci nokta, yani ölçümün olasılıksal sonuçlar vermesi pek çok insanı rahatsız etmiş. 'zar attığımızda da olasılıksal sonuçlar buluyoruz, niye o rahatsız etmemiş de bu rahatsız etmiş?' diye sormak lazım. yazı tura her ne kadar olasılıksal dursa da, aslında zarın elden çıktığındaki durumunu ve hızını, havanın sürtünme katsayısını, masanın elastik sabitini vs. bilsek zarın ne geleceğini bilebiliriz. yanı zarı olasılıksal sanmamızın sebebi, bir çok değişkeni hesaba katmıyor olmamız. tam bu noktada bir çok fizikçi demiş ki kuantum teorisinde de böyle bir sürü gizli değişken var onlari bilemediğimizden olasılık işin içine giriyor. bir kısım fizikçi ise kuantumdaki olasılıkların gerçek olasılıklar olduğunda israrcı olmuş. bu mesele bizi dolanıklık deneyine getiriyor, onun bir versiyonunu anlatayım: (entri daha uzun burada uyumaya başlarsan ohooo)

    bir gün annenden şöyle bir kısa mesaj geliyor 'iki gömlek aldım, biri siyah diğeri beyaz, biri kısa kollu diğeri uzun, sizlere gönderiyorum', annen mesaj yazmaya üşendiğinden aynı mesajı sana ve bin kilometre ötedeki kardeşine göndermiş. başka bir bilgi gelmezse kargodan gelen paketi açana kadar siyah veya beyaz gömleğe sahip olma şansınız eşit. ama kargodan beyaz gömlek çıktığı anda kardeşinin siyah gömleğe sahip olduğunu biliyorsun. dolanıklık bu değil, buraya kadar okuduysan devam et, sonra elaleme yalan yanlış anlatma.

    şimdi annenizin sapıttığını ve bu işi her gün tekrarladığını hayal et, her allahın günü bir gömlek geliyor siyah uzun kollu, beyaz uzun kollu, siyah kısa kollu veya beyaz kisa kollu. artık gömlek görmek bile istemediğin için sadece şöyle bir liste yapıyorsun:

    renk r=+1 (siyah) veya r=-1 (beyaz), kol k=+1 (uzun), k=-1 (kisa).

    kardeşin de benzer bir liste tutuyor, ama ingiliz hayranı oldugu için r yerine c, k yerine de s kullanıyor. her gun su degeri not ediyorsunuz

    r*c+r*s+k*c-k*s=b

    n gun sonunda bu degerleri toplayip n'e bolerseniz bulacaginiz sayi her zaman

    b<=2 olmak zorunda. ( gelen kisa kollu gomleklerin kacinin beyaz olduguna gore degisecek ama hep ikiden kucuk).

    ıste acayiplik tam burada. eger annenizin size gonderdigi gomlekler kuantum gomlekler olsa ve renk olcumu kol boyu olcumunu etkiliyor olsa ayni deneyi hic fark etmeden yapabilir ve yukaridaki sayiyi tekrar hesaplayabilirsiniz. sonuc

    b=2*kok(2)= 2.83 çıkar.

    peki deneyi yapınca ne çıkıyor, haliyle kuantum gömlek diye birşey henüz icad edilmediğinden fotonlarla yapıyorlar deneyi. sonuç 2.83, yani bell eşitsizliği sağlanmıyor deneysel olarak.

    deney sonucuna göre evrenimizde olası durumlar şu

    - evren nedensel değil (gelecekteki olaylar geçmişi etkiliyor).
    - gizli değişken diye bir şey yok, ölçümde ortaya çıkan olasılıkları belirleyen sebepler yok.
    - gizli değişkenler arası ilişkiler nedensel değil, ama bu ölçülebilen hiçbir şeyi etkilemiyor. yani ölçülmesi mümkün olmayan bir etki ışıktan hızlı giderken, bilgi yine hız sınırına takılıyor.

    yani ya nedensellikten vaz geçecez, ki yuh artık ondan da vaz geçmeyelim, ya determinizm den yani geçmişin geleceği tamamıyla belirlediği fikrinden.

    anlamadınız tabii, ekşisözlükten fizik mi öğrenilir, en iyisi ben size artistik bir cümle söyleyeyim tekrarlayıp hava atabilirsiniz. einstein "tanrı zar atmaz" demiş, eğer atmıyorsa geçmişe gidip kendisini yalancılıkla suçlayabilirsiniz. (paradoks içine paradoks soktum, okuduğunuzun karşılığı bu mu olacaktı?)
93 entry daha
hesabın var mı? giriş yap