3 entry daha
  • şimdi yine gece gece aklıma geldi. niyeyse... derler ki, travma illa ki bir olayı yaşamayı gerektirmez. tanık olmak da çoğu kez yeterlidir. ben gerçekten neye tanık oldum ki peki? doğduğumdan bu yana hiçbir zaman sıcak bir savaşın içinden geçmedik ülkece. kardeşim vurularak öldürülmedi gözlerimin önünde. bir paket cipse çok lüks bir şeymiş gözüyle bakmadım. susuz kalmadım hiç ve her gece başımı koyabilecek bir yastığım oldu. iyi ya da kötü anne-babam hep yanımda oldu. çok zor günlerden geçtik ama ben hiç "ölüm"ü görmedim.

    ama bu çocukların, gazze'deki o temiz yüzlü çocukların hikayesini bilmek yetiyormuş işte. bu filmi izlemek, izleyebilmek; belki "travma" kelimesinin de tek başına karşılayamacağı bir etki bırakıyor insanda. film demek de doğru değil ya neyse. hani sinema bir sanat dalı ya, o sebepten. oysa bu film çok gerçek. çok doğru. çok acı.

    ingilizce'yi hiç bilmeyenler için, toplasan kaç cümle geçiyor ki zaten diyerek türkçe'ye çevirme amaçlı izlemiştim belgeseli biraz da. ilkinde zaten dağıldım ama 4. izleyişimde de hiçbir şey soğumamıştı. yine gözyaşı... ve işin kötüsü, bilinçsizce bile olsa "üzülebiliyorsam insanım o zaman, iyi niyetliyim ben" diye sizi avutacak en ufak parça bulunmuyor içinizde. bitince sadece bir hesaplaşma, vicdani bir sorumluluktan çok daha öte bir şey olan 'insan olmak' üzerine sorular ve illa ki suçluluk duygusu kalıyor geriye. kalsın!

    hocamız hep derdi. "önce çocuk hakları!". şimdi daha iyi anlıyorum. mendil satan, çöp toplayan, dilendirilen; okulda, evde, sokakta aşağılanan, sınıf ayrımına maruz kalan çocuklara tanığım işte ben de! zaten zincirleme değil mi her şey? ezilmiş birini görebiliyorsan, ama gerçekten görebiliyorsan bak; diğer herkesi de görmeye başlarsın.

    bazısı savaş çığırtkanlığı yaparken istediği kadar ben desin, bizimkiler desin, burası desin... tarih hepimize eşit şekilde mal edilir. o gözyaşları hepimizindir.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap