ingilizce

• her dil gibi erken yaşta öğretilmesinin çeşitli avantajlarının olduğu dildir.
  
  en başta, aksan açısından inceleyelim olayı.
  
  ağzımızda 600'ün üzerinde küçük kas vardır. ilginç değil mi? ve fakat, herhangi bir dili konuşmak için bu kasların 150'sini falan kullanıyoruz. ama hangi 150'sini? işte olayın sırrı burada. türkçe konuşurken başka bir 150, ingilizce konuşurken başka bir 150 seti kullanıyoruz. aynı şekilde, urduca konuşursak, belki 200 kas kullanıyoruz ama kullanılan kasların seti hep birbirinden farklı.
  
  kasların ise gelişim süreci bildiğiniz gibi yaş geçtikçe yavaşlar ve katılaşır. yani sadece türkçe konuşan birçocukta, ingilizce konuşmak için gerekli olan kaslar yeteri pratiği yapmadığı için yeteri kadar gelişmez, pasif kalır. işte bu sebeple, eğer ingilizceyi erken öğretmeye başlarsak, ve hatta yanına iki üç dil daha eklersek, ağzımızdaki bir çok kasın uyumasını engelleriz ve ileride süper aksan için gerekli olan kas gelişimini sağlarız. eğer 14 yaşından sonra ingilizce öğrenmeye başlarsan, sırf bu kaslar sorunundan aksann hep mal gibi olur.
  
  ikincisi ise, sevgili dostlarım, critical period hypothesis denilen, kritik dönem hipotezidir. buna göre, dili edinebilmek için ergenlikten önce bu işe başlamanız gerekir yoksa dili tam anlamıyla intuitive olarak hiç bir zaman öğrenemezsiniz. beyinde bir çok değişiklik meydana geliyor dil edinimi konusunda ve eğer ergenlikten sonra dili öğretmeye başlarsan, dili çok çok iyi öğrenemeyeceği manasına gelir bu. çünkü beynin edinim kapasitesi bir çeşit kapısını kapatmaktadır. beyinde bu srada dil edinimi konusunda ne tür değişikliklerin olduğunu hala araştrıyor bilim adamları ve bu hala bir teori statüsünde. ama bana sorarsanız çok güçlü bir teori.
  
  işte böyle dostlarım, dili erken öğrenin, erken öğretin, adamın asabını bozmayın. türkiye'de ingilizce biliyorum diyenlerin konuştuğu seviyeye ulaşmak için 20 yaşından sonra da öğrenebilirsiniz. ama adam gibi, aksansız, kaliteli dil öğrenmek istiyorsanız, erken başlayacaksınız. adamın asabını bozmayın dedik, bilimsel konuşuyoruz şurda.