6 entry daha
  • prenses diana'nın adını duymuştum.
    küçüktüm la o zaman. dünyaya açılmamıştım. daha okula yeni başlıyormuşum. bildiğim prensesler sadece pamuk prenses, cindrellalardan ibaretti.

    15 yıl geçmiş üzerinden. zaman ne çabuk geçiyormuş. oysa çok net hatırlıyorum haberlerde köprü altında yamulmuş taksi gördüğümü. belki yıllardır geçmeyen panik ataklarımın sebebi olmuştur. tünellerden de korkarım ben hep.
    o zamanlar yoğurdun kaymağını annemle paylaşırdım. eğer eve yoğurt almışsak, o gün yarım kaymak yemişimdir. ki ben paylaşmayı da sevmem. tek çocuk olmanın yan etkileri. yoğurt kaymağını da paylaşmam şimdi olsa.

    dedim ya okula başlayacakmışım, defter kaplayan annemi izlemişimdir. okulların açılması benden çok annemi neşelendirir. bana 2-3 sene yetecek kadar defter alıp kaplardı hep. kağıtlarını koparmayayım diye de numara yazardı. sonra ortaokulda cozuttum, sınıfta her ingilizce dersinde uçak savaşı başlattım. çocuğum olunca ben de onun defterlerini kaplayacağım. defter kaplamayı özledim.

    pazar günüymüş. sabah kahvaltıda rafadan yumurta yemişizdir. içi boş yumurta kabuğunu geç kalkan babamın önüne koyup sanki daha önce hiç yapmamış gibi kırıp şaşırmasını izlemişimdir.
    okumayı kreşte öğrenmiştim. gece de yatmadan bir şeyler okumuşumdur.

    dedim ya çocukmuşum o zaman, dünyada gerçek prensesler, şanslı/şanssız doğanlar olduğunu öğrenmişimdir o gün. yoksa çocuklar fakirlikten ya da zenginlikten anlamaz. onlar için oyun vardır. fakir de olsalar zengin de olsalar. ama her çocuk bilir ki prensesler zengindir.

    ama zaman hızla geçiyor. benlikleri de soldurarak. o gün yapılanlar da her anı gibi zamanla solan anılardır.
    benim için çocukluğun anıları.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap