5 entry daha
  • okuldan bursaya yeni gelmiştim. öğlen saatleriydi.baktım bizim araba kapının önünde yok. babam olması gereken yerde yani işte heralde diye geçirdim içimden. zile bastım. bavulumu yukarı çıkardım. öpüşmeler anne ağlamaları falan. bizim bebeleri sevdim biraz bişeyler atıştırıp azcık dinlendim. bi kaç arkadaşımla buluşmak için dışarı çıktım. kafkasa doğru iniyorum. bursaspor katlı otoparkının önünden geçerken çok tanıdık bi ses geldi kulağıma. küçükken öbür mahallenin başından sesini duyup eve koştuğum sese inanılmaz benziyordu. babam mı la bu yoksa dedim. bi yandan da, yok boğlum bu saatte heykelde ne işi var adamın? inşaatta işçilerle karpuz peynir yiyodur şimdi o diyorum kendi kendime.
    ses yaklaşmaya başladı. bi baktım bizim lacivert 83 model 1.2 motor opel kadett. yaklaşık 20 yıldır falan kahrımızı çeken güzel emektar arabamız.
    ben o arabayla büyüdüm. arabaları çok seven bi insan değilim. işte abi şu arabayı alıcan bi momo jantla arkaya spoiler takıcan, tamponu da aşağı doğru uzun bi tamponla değiştiricen, ses sistemini de yaptın mı ooh kralsın falan gibi muhabbetler yapmadım hiç. her erkek çocuğunun oynadığı kadar need for speed oynamışlığım, underground'ı 114. bölümüne kadar bi kaç kez bitirmişliğim vardı sadece hepsi bu. o lacivert kadett benim çocukluğumdu lan resmen. hatta büyüyünce çok zengin olursam falan evinin garajında büssürü son model spor arabası olan adamlar gibi porsche'lar maseratiler cadillaclar alıcam ama hiç birini kullanmıycam; sadece en öne 83 model babamdan kalan hatıra kadettimi çekip hep onu sürücem diye hayal kurardım.
    plaka bizim plaka. arabanın içine bi baktım bilmediğim tanımadığım bi adam. heralde diyorum işçilerden birine verdi malzeme almaya gitsin diye. arkadaş arabanın arkasına bakıyorum her zaman malaların küreklerin takım taklavatların durduğu bagajda büssürü modem kutusu duruyor üst üste. bunlar ne noluyo amk diye başım dönmeye başladı birden. araba geçip gitti gözümün önünden. babamı aradım sonra. baba arabayı nağptın ya dedim sattın falan mı yoksa? ya evet evlat artık sürekli masraf çıkarıyordu 20 yıldır annenden daha fazla kahrımı çekmişti ama işte nağbalım verdim öyle.. dedi. o da üzgündü sesinden anladım. ama adam gibi işi yoktu. zaten son 2 yıldır hasta olan dedemle ilgilenmekten ve hastalığına üzülmekten işlerle ilgilenememişti bile. elde avuçta bi şey kalmayınca da yok pahasına satmak zorunda kalmıştı çok sevdiği arabasını.
    sustum önce. tamam baba dedim napalım sağlık olsun. "sağlık olsun" pek bi ironikti aslında içinde bulunduğumuz durumda..
    şu okulu bitirip mühendis olduğum gün biriktirdiğim ilk parayla o adamı bi şekilde bulup o arabayı geri alıcam. ne kadar para isterse de vericem. çünkü hayatta parayla pulla ölçülemeyecek şeyler var. çocukluğumun simgesi olan lacivert bi kadett gibi mesela.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap