6 entry daha
  • goerges perec’in hayatın çigliğini, keşmekeşliğini, insanlarını, sessizliğini, sıradanlığı veya deliliğini yapayalnız bir adamın beyin kıvrımlarını zerre zerre damıtarak, kelimelerin sınırsızlığının ve anlamsızlığının bilincinde, uykulu gözlerle anlattığı bol dumanlı bilge kitabı. uyuyan adam, kitabı oluşturan monologlar boyunca hayatının boşluğunu, yalnızlığını, varoluş sebeplerini kıvranırcasına düşünür durur,analizlerde sürüklenir, bir türlü kontrol edemediği beyni, kaydettiği bütün hayat karelerini detaylara boğar, detaylarda kaybolur, nöbetlerden sonra çıkış asla bulunamayacağı ya da olmadığı için tekrar başa dönülür. ana karakter hayata yabancı olmasına rağmen, esasında tanıdık biridir. camus’nün yabancısının, sadece cümle kurarak yaşamını besleyen tipik bir samuel beckett karakteriyle, hermann hesse’nin bozkırkurdu'nun aynı beyinde bir harmanı gibidir. yaşamının olanca yalınlığının bir mükafatı olarak, organlarının, etrafını saran nesnelerin ve kafasını dolduran onca hayalden kurtulduğunda hayatı çırılçıplak karşısında, bütün arzuların ve dünya üzerindeki tüm hareketin, geçmişin ve şimdiki zamanın ağırlığını da yatağının sert zeminine batan kemiklerinin üzerinde bulur. ya da bulduğunu sanmaktadır. kimse bilemez. bu kitap, aynı zamanda perec’in yaşam kullanma klavuzu’nu yazmadan önce hangi asfaltları düzlediğini işaret etmesi bakımından da ilginç ve kaydadeğerdir. insan beyninin sınırlarında durmaktadır ve o dayanılmaz kaosuna, yeniden okunduğunda yenilecek yeni tokatların beklenmesine rağmen çavdar tarlasında çocuklar gibi panik anlarında, insanın kendinden dahi şüphe ettiği deprem günlerinde telaşla yanına koştuğu dostlarının başında gelir, hemen yanağını uzatıverirsin.
117 entry daha
hesabın var mı? giriş yap