2 entry daha
  • benim için kesinlikle yılın filmi. başucu filmlerimin arasına tepeden giriş yaptı. kendi gibi biriyle olmaktan yana umudu kalmadığı için izole hayatlar sürdüren mariana ve martin'i çok sevdim. sevgi objeleri olarak martin'in ayrıldığı sevgilisinden kalan köpeği, mariana'nın ise evine getirdiği vitrin mankenini seçmesine de bayıldım. sade ama dışarıdakilerden farklı hayatları nedeniyle yalnızlığa yazgılı iki insanın birbirini bulmasını konu edinen filmler kategorisinin kırkpınar ağası oldu bu film benim için.

    --- spoiler ---

    ''ne zaman birbirlerini bulacaklar?'' diye film boyu kendimizi yedik. havuzda karşılaştılar, sokakta karşılaştılar, aynı durakta beklediler, birbirlerini tanımadan chat yaptılar, aynı dükkandan alışveriş* yaptılar, ama bir türlü tanışamadılar. ta ki, mariana evinin penceresinden bakıp, aşağıdaki kaldırımda martin'i köpeğiyle görene dek... tam aşağı koşacakken bir daha baktı kaldırıma, sonra deli gibi koşmaya başladı, hatta ölesiye korktuğu halde asansöre bile bindi. bir an önce o adamın yanında olmak istiyordu, çünkü adamın üzerinde kırmızı beyaz çizgili bir sweat shirt vardı. tıpkı çocukluğundan beri en sevdiği kitap olan donde esta wally? (wally nerede?) nin kahramanı gibi. kitabın her sayfasında wally farklı bir kalabalığın içindeydi ve okuyucunun onu bulması gerekiyordu. mariana her bulmacayı defalarca çözmüştü, ama yıllardır baksa da, sadece bir tanesinin içinde wally'yi bir türlü görememişti. ama bu kez kalabalığın içinde onu bir bakışta bulmuştu, hem de gerçekten.

    --- spoiler ---

    sevgili gustavo taretto, verdiğin tat bütün yıl ağzımdan silinmeyecek gibi. gönülden teşekkür ederim.
108 entry daha
hesabın var mı? giriş yap