mehmet karaca

• aydınlanmak için geçen sene cepten aradım, “hoca ne ayaksın” dedim, “az bekle evladım” dedi. bekleme müziği olarak sordum sarı çiçeğe’yi dinletti, sonra müziği kapatıp durumu açıkladı: “şimdi bak evladım, ben hocayım, yurtdışında da ülkemizi pardon dinimizi her alanda temsil ediyorum. tefsir olsun hafızlık olsun kim çağırırsa gidiyorum. ama diyanet bize ödenek vermiyor, bilimsel çalışmalarımıza finansman sağlayamıyoruz, sevgili kankam ömer çelakıl’la beraber şifre çözücü bir program geliştiriyoruz ama işte para yok. son çare olarak o tv’lere çıktı ben de astronik bilim adamlığına başladım. yani 15-25 arası ergen kızlar bana geliyor; kahve, tarot, iskambil, avuç, el ayak artık allah ne verdiyse bütün fallara bilimsel bakış açımla ve yıldızların konumuyla bakıyorum. işin bilim adamlığı kısmında ise, fallarıma inanmayanlara deney yaparak teorilerimi ispatlamaya çalışıyorum. mesela kahve falında her telveyi laboratuvar ortamında inceleyip tez şeklinde sunuyorum. anladın artık değil mi evladım? hadi çok işim var oyalama beni. öptüm kib bye.”
  
  ve son aldığım duyumlara göre doçentlik tezini hazırlamak için iskenderiye kütüphanesi'ne kapanmış.
  
  (bkz: iskenderiye kütüphanesi)