• sözlüklerde "akdeniz bölgesi'nde bol yetişen, kumlu toprakları seven, ak ya da pembe çiçekler açan bir ağaç" olarak geçse de, görmesini bilen kent gezginini her seferinde şaşırtan baş(ka)kent ankara'nın, bir gizli gözelliğini daha oluşturur ılgın ağaçları.

    büyük büyük konuşmamak gerekir ya, çoğunu bildiğim, sevdiğim, düzenli düzensiz gezdiğim için içim epeyce rahat yazıyorum, ankara'nın melihöncesi eski parklarının içinde yalnızca biri vardır ki, bir köşesinde bu eşsiz akdeniz ağacını barındırır : portakalçiçeği koyağında üç dene ılgın ağacı nasıl olmuşsa olmuş, epey büyümüş, dalları gölge verecek denli uzamıştır. aşağı yukarı birer metre arayla bir üçgen oluşturacak biçimde dizilmiş bu ağaçlar, toprağın altındaki aynı köke bağlı tek bir ağacın üç gövdesi de olabilir. yanlarından her geçişimde ılgınların, duldasına oturup (hikmet birand'ın kulaklarını çınlatarak) söyleşmek gelir içimden. sormak isterim onlara, değeri hiç bilinmemiş, üstüne üstlük hep çocukça kötülenmiş bu kendine-özgü-büyülü kentte başka kardeşleri var mı diye. varsa o çılgınları da bulup sevmek için, öğrenmek isterim.

    heey, bir vakit kentin tepesinde ovasında her yanında akan, çevresi iğdeli söğütlü kavaklı çaylar, dereler... sizleri geliştirip güzelleştirip ankara'yı içinden sular akan bir başkent yapacağı yerde kurutan eller de mezarlarında kurudular!
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap