9 entry daha
  • gereksiz ve sonradan üretilmiş bir sistem olmayıp bilakis islamın yaşanmasında çok önemli bir yere sahip bir ilim dalıdır.
    fıkıh, kuranda(tevbe,122) ve hadiste(buhari, ilim, 97) fiil vezinleriyle geçer. fakat bugünkü anlamıyla kullanılması asr-ı saadetten sonradir. zira sahabe devrinde hicaz arapçasını konuşan ve dogrudan peygamberden dini öğrenen bir topluluğun kuran ve hadisi anlama, buradaki hükümleri hayatlarına yansıtma konusunda zorluk cekmemeleri normaldir. bu sebeple ayrı bir disipline ihtiyaç duyulmamıştır.
    islamiyetin başta arap yarımadasına, daha sonra tüm ortadoğuya yayilmasiyla önce arapçanın diğer lehçelerini konuşan ve peygamberi hiç görmemiş insanlar, ve daha sonra arapça dahi bilmeyen insanlar islam dininin hükümlerini uygulama noktasında fıkıh ilmine ihtiyaç duymuşlardır. bu devirlerden itibaren farklı coğrafyalardan, farklı kültürlerden, farklı dillerden insanların aynı dine mensup olup aynı hükümlere tabi olmaları, fıkıh ilmi sayesinde gerçekleşmiştir.
    fıkıh ilminin gereksiz olduğunu söyleyenler şu soruya cevap vermeliler: arapça bilmeyen birisi binlerce ayet ve hadisi nasıl anlayacak da mesela günde beş defa muhatap olacağı namazın ne zaman, nasıl kılınacağını öğrenecek?
    arapça bilse dahi, binlerce ayet ve hadisi inceleme fırsatını bulup bunlardan bir sonuca nasıl varabilecek?
    işte fıkıh müslümanların yüzde doksan dokuzunun her an ihtiyaç duyduğu hükümlere kolayca ulaşabilmelerine imkan sağlamıştır. kuran ve hadisten sonra en önemli ilim dalı olması da bu sebeptendir. kuran ve hadisten farklı veya onlara aykırı değil, dogrudan dogruya bu iki kaynağın tabii bir neticesidir.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap