7 entry daha
  • konuya kuran'dan ve hadislerden yola çıkarak girmek gerekmektedir özellikle. karşımıza çıkan anahtar söylemler:
    *mülk allahındır.
    *komşusu açken tok yatan bizden değildir.

    daha pek çok örnek verilebilecek olmakla birlikte bir de hz.ömer'in hilafet döneminden bir anekdot:
    hz. ömer bir iftara davet edilir. ev sahibi önüne bir kase içinde bal şerbeti koyar. "bu nedir bu?" der halife. ev sahibi de "bal şerbeti efendim. sizin için saklamıştık" halife hemen doğrulur yerinden ve der ki, "ne zamanki ekonomik durumu en düşük düzeyde olan bir müslüman da bu bal şerbetini içecek duruma gelir, ben de o zaman içerim bal şerbetini" (ya da bu anlama gelecek birşey der)

    bu bağlamda, islam tarihinden bir şahıs çıkmaktadır karşımıza. sahabeden ebu zerr. ebu zer mekke'nin banliyölerinde ya da tamamen mekke dışında yaşayan bir kabileye mensuptur ve o zamanki anlayışa göre düşük bir kasttandır. hatta müslüman olmdan önce hırsızdır. mekke'ye gelip de müslüman olunca yalnız ve aşağı tabakaya mensup olduğundan dolayı koruyucusu da olmadığı için müşriklerden büyük işkenceler görmüştür. bu şahıs için peygamberin "yalnız yaşar yalnız ölür" diye de bir hadisi vardır. bu bir tesbittir aslında. çünkü kendisi her ne kadar ilk müslümanlardan da olsa islam dininin de kıramadığı aristokrasi ve soyluluk karşısında hep aykırı kalmış ve peygamberden sonra yönetici elitle de uyuşamamıştır. yalnız başına yaşamıştır.

    ebu zer daha islam devleti'nin kurumsallaşmaya başladığı dört halife devrinde biraz da sosyal tabakasından gelen psikolojik yapısıyla muhalefete başlamıştır. örneğin devlet büyüyünce devletin bir hazinesi olması gerekmiş ve beytul mal denen devlet hazinesi kurulmuştur. ebu zer ise buna kökten karşı çıkmıştır. zira mülk allah'ındır ve allah da ümmete bahşetmiştir. islam devleti ele geçen tüm malı müminler arasında eşit olarak dağıtmalıdır. hazine kurup da ümmetin eşit hak sahibi olduğu ekonomik değeri istiflemek islam inancı ile bağdaşmamaktadır ona göre. kendisi halife osman döneminde şam'da yaşamaktadır ve muhalif tavrı malumdur. şam valisi muaviye denemek kastı ile olsa gerek ikibin altın gönderir kendine. o da bu altınları hemen çevresindeki insanlara dağıtır.

    şimdi buraya kadar yazılanlar islami komunizm olgusuna cevaz verecek şeyler. bu satırların yazarının (eh bu kalıbı da kullandık yani:) ) kafasının bu konuda karışık olduğunu da belirtmek lazım. aşağıda verilen örnekleri nereye koyacağımız ve yukarıdakilerle nasıl bağdaştıracağımız hususunda projektör görevi yapacak arkadaşlarımızın yardımlarına açığız.

    bir hadisi şerifte hz. muhammet "zengin müslüman fakir müslümandan hayırlıdır" demiştir ki t.ö.'nün "ben zengin severim" lafının ilham kaynağı olması muhtemeldir. ve yine bir hadiste "rızkın onda dokuzu ticarettedir" demiştir ki ticaret olayında devreye kar marjının girdiğini düşünürsek gerek zenginin hayırlı olduğu ifadesi gerekse ticareti kutsayan ifedeyi islami komunizm olgusunun neresine monte edeceğimiz şüphelidir. buradaki paradoksları da bir düşünmek lazım. ayrıca islam özel mülkiyeti tanımaktadır.

    yine serbest çağrışımla akla gelen bir diğer örnek de "adalet mülkün temelidir" sözüdür. atatürk'e mal edilse de orijini hz. ömer'e kadar dayanmaktadır. bir kitabında bu söz üzerinden yorumlamalara girişen çetin altan mülk sözcüğünü mal, malik olunan şey olarak ele almakta ve öz itibari ile islam hukuk düzeninin esasının malı, mülkiyeti korumak üzerine şekillendiğini ifade etmektedir. bu ise marksist felsefenin "kapitalist hukukun egemenlerin tahakkümünü ya da otoritesini meşrulaştırmak gayesi ile üretim araçlarına sahip kişilerce kurumsallaştırıldığı" ilkesine doğrudan temas etmektedir. fakat o söz hakkında yaygın kanı, mülk sözcüğünün devlet anlamına geldiği ve adaletin devletin temeli olduğu yargısının ifadesi olduğu şeklinde algılanması gerektiğidir.

    kemal tahir ise osmanlı devletini özgün bir yaklaşımla marksizme en yakın devlet olarak görmektedir. her ne kadar osmanlı yüzyıllarının büyük bölümü marks'tan önce geçmiş olsa da devlet yapısı, devlet-teba ilişkileri açısından böyle bir yaklaşımda bulunmaktadır. kalantorlaşmış bir sermaye yoktur, her şey padişahındır, halk eşittir, feodalizm yoktur. bürokrasidekiler ise devşirmedir. ne kadar zengin de olsalar hayatları padişahın iki dudağı arasındadır ve öldürüldüklerinde tüm mal varlığı hazineye geçmektedir vs. aslında çok zorlama yorumlar.

    yüzylımıza geldiğimizde ise bir sürü islam düşünür ve siyasetçisi yeni akım ve görüşleri de öğrenerek her biri kendi meşrebine uygun olarak yüzyılın kavram ve teoremlerinin önüne bir islami sözcüğü ekleyerek kendilerince islami makyaj yapmışlardır bu olgulara. seyyit kutup olsun, ali şeriatiolsun batı kültürünü ve yüzyılların birikimi ile oluşmuş kavram ve ideolojileri kendi dini anlayış potalarında eritmiş ve ortaya yeni söylemlerle çıkmışlardır. bu coğrafyadaki adil düzen denilen şey de bu anlayışın yansımasından başka birşey değildir.

    aslında dini bir inanç sistemi ve tanrı ile kul arasında özel bir ilişki olarak ele aldığımızda, hiçbir anlamı kalmayacak tartışmalardır bunlar. tarihten bir iki örneği alıp "islam komunizme cevaz veriyor" ya da "islam komunizme cevaz vermiyor" demek de boş bir zihin jimnastiğidir. islami komunizm de olmaz, islami kapitalizm de. ama din bir inanç sistemi olduğu için ve yoruma da açık olduğu için herkes kendi anlayışına göre yorumlamalar yaparak bir islami komunizm manifestosu da yazabilir ya da islam liberalizmi üzerine fikirsel mastürbasyonlar da yapabilir. e tabi islam tarihinde bir çok devletler olmuş, yüzyılımıza kadar hepsi de şeriatı esas aldıklarını söylemişler ama onların şeriat uygulamaları da islami komunizm ya da başka birşey için referans olamaz. çünkü o zamanın koşulları, üretim ilşkileri ve sosyal yapısı üzerine şekillenmiş pratiklerdir o dönemde yapılanlar. her dönemin kendine has koşulları vardır ve bilmem kaç yüzyıl ötesinden alınan kalıbı günümüze oturtamazsınız. ne demiş mevlana?

    'her gün bir yerden göçmek ne iyi.
    her gün bir yere konmak ne güzel
    bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
    dünle beraber gitti, cancağzım
    ne kadar söz varsa düne ait
    şimdi yeni şeyler söylemek lazım'
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap