274 entry daha
  • otisabi'nin üzerinde durduğu bir kaç konuyu açıklamak gerekirse:

    (bkz: ekşi sözlük'ün savcılığa yazar bilgilerini vermesi/@otisabi)

    en baştan başlayalım, ekşi sözlük bir yer sağlayıcıdır.

    5651 sayılı kanun üç figür belirlemiştir. içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı. hiçbir içerikten hiçbir şekilde içerik sağlayıcı dışında kimse sorumlu değildir. kanun ve ilgili yönetmelikler açık şekilde bunu belirtmiştir. kaldı ki bu kanun hiç çıkmamış olsaydı bile suçta ve cezada şahsilik ilkesi gereğince yine sözlük içerikten hiçbir şekilde sorumlu olmayacaktır. şimdi kanunu açıp "ce­za so­rum­lu­lu­ğu ile il­gi­li hü­küm­ler sak­lı kal­mak kay­dıy­la" kısmına kanmayın, o sizin sandığınız gibi değil.

    yine 5651 ve yönetmeliklerinde yer sağlayıcının hangi durumlarda, ne gibi sorumlulukları olduğu da açıkça belirtilmiştir. üşenenler için özetle: "ka­nu­nun 8 in­ci ve 9 un­cu mad­de­le­ri­ne gö­re ha­ber­dar edilme­si ha­lin­de ve tek­nik ola­rak im­kân bu­lun­du­ğu öl­çü­de hu­ku­ka ay­kı­rı içe­ri­ği ya­yın­dan kal­dır­mak­la yü­küm­lü­dür."

    ekşi sözlük sizin mantık algınız dahilinde öyle oldu diye sorumluluk sahibi olmaz, sorumluluklar kanunlarla ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. tek sorun sizin bunu bilmiyor olmanız olabilir.

    vodafone örneği hem mesnetsiz, hem mantıksızdır, dayanağı kanun, yönetmelik maddesi bulunmadığından aslında hukuki, mantıklı bir yorum değil, bir varsayımdan ibarettir. ciddiye alınır bir iddia gibi üzerine dikkat çekilen entrynin "bana öyle geliyor yahu" tadından daha ileride olmasını beklerdim. bunu mantıklı ve dayanaklı bir yorumla desteklerseniz tekrar tartışılabilir, şimdilik daha fazlasını hak eden bir konu değil.

    buradaki tarafları ve sorumlulukları bir daha netleştirmek gerekiyor: ekşi sözlük bahsi geçen bu süreçte verilerine, bilgisine başvurulan taraftır. savcılık işlemi bu şekilde yürütmekte, soruşturmanın doğrudan muhatabı değil, savcılığın soruşturmayla ilgili taleplerini yerine getirmekle yükümlü ve bundan başka yükümlülüğü bulunmayan taraftır. bu bazen ip adresi vermek, bazen de ifade vermek şeklinde vuku bulmakta. bu süreçte ekşi sözlük'ün soruşturma kapsamında savcılık talebi nedeniyle soruşturma için gerekli görülen bilgilerin teslimiyle yükümlü hale gelmektedir. bu hem hukuki, hem fiili durumun sağlamasını kanun, mevzuat, yargı kararları veya en kolayı halihazırdaki savcılık incelemesi üzerinden yapabilirsiniz. bu yükümlülük neticesinde ben dahil kimsenin hoşuna gitmeyebilir ancak ekşi sözlük soruşturmanın tamamlanması ve teorik olarak savcının suçun işlenip işlenmediğini tespit etmekte kullandığı veri sağlayıcılarından biri olmaktadır. bu pozisyon itibariyle soruşturmanın gizliliğini koruma yükümlülüğünü otomatik olarak üstlenmektedir. bu sürece bu şekilde dahil olan bir kişi veya kurumun(daha önce verdiğim örnekte tercüman ve bilirkişi de soruşturmanın gizliliğini korumakla yükümlüler arasında örnek gösterilmiştir.) bu yükümlülüğü kendiliğinden doğmaktadır. bu hususu çok iyi açıklayan bir makale linki verdim, yine veriyorum: http://auhf.ankara.edu.tr/…-59-02-okuyucu-ergun.pdf

    soruşturmanın gizliliğini ihlal etmemekle yükümlü olan kişi bunun bir işe yarayıp yaramayacağını sorgulamak ve sakınca görmüyorsa bunu ihlal etmek gibi bir lüksü bulunmamaktadır. zira kanun suçu gizliliğin ihlal edilmesinin sonuca etkisi olup olmadığından bağımsız olarak düzenlemiştir. ayrıca yazarın savunma hakkı zaten savcılığın ifadeye çağrılmasıyla başlayan bir sürecin parçasıdır. yoksa haberdar olmadığınız müddetçe yargı sizi savunmasız kılıp, köşede kıstırır diye bir şey yok, yazara yapılacak çağrı ifade vermesine ilişkindir. yazar ifadesini avukatıyla veya baronun sağlayacağı bedelsiz avukatla yapabilir veya susma hakkını kullanabilir, bu süreç biz haber versek de, haber vermesek de aynı şekilde işleyecektir. cmk'da tüm süreç açıkça anlatılmakta.

    cmk kapsamında soruşturmanın gizliliği ve tck kapsamında bunun ihlalinin cezaya bağlandığında mutabıkızdır sanıyorum. iş soruşturmanın gizliliğini ihlal suçu işleyebilecek taraflardan biri olmadığımız iddiasında kilitleniyor. orada da basın kanunu ve basının sorumluluğu örneği verilerek tüm yalanlarımı(bir yazar öyle demiş) hem de kendi verdiğim makalede yer alan bir maddeyle ortaya çıktığını dehşetle gördüm. çok feci oldum. yahu otisabi'nin o maddeyi bulmasına sebep makale konu anlaşılsın diye entrymde belirttiğim makale zaten.

    1. yahu basın kanunu'nun bizimle ne alakası var? biz basın kanunu'na tabi değiliz, basın kanunu sadece ve sadece "basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar." basın kanunu madde 1. şimdi tanımlara geçelim:

    a) basılmış eser: yayımlanmak üzere her türlü basım araçları ile basılan veya diğer araçlarla çoğaltılan yazı, resim ve benzeri eserler ile haber ajansı yayınlarını,
    b) yayım: basılmış eserin herhangi bir şekilde kamuya sunulmasını,
    c) süreli yayın: belli aralıklarla yayımlanan gazete, dergi gibi basılmış eserler ile haber ajansları yayınlarını,
    d) yaygın süreli yayın: tek bir basın-yayın kuruluşu tarafından aynı isimle basılan ve her coğrafi bölgede en az bir ilde olmak üzere, ülkenin en az yüzde yetmişinde yayımlanan süreli yayın ile haber ajanslarının yayınlarını,
    e) bölgesel süreli yayın: tek bir basın-yayın kuruluşu tarafından basılan ve en az üç komşu ilde veya en az bir coğrafi bölgede yayımlanan süreli yayını,
    f) yerel süreli yayın: tek bir yerleşim biriminde yayımlanan süreli yayınlar ile haftada bir veya daha uzun aralıklarla yayımlanan yaygın ve bölgesel yayınları,
    g) yayın türü: süreli yayınların yaygın, bölgesel ve yerel yayın türlerinden hangisinin kapsamında olduğunu,
    h) süresiz yayın: belli aralıklarla yayımlanmayan kitap, armağan gibi basılmış eserleri,
    ı) eser sahibi: süreli veya süresiz yayının içeriğini oluşturan yazıyı veya haberi yazanı, çevireni veya resmi ya da karikatürü yapanı,
    j) yayımcı: bir eseri basılmış eser durumuna getirip yayımlayan gerçek veya tüzel kişiyi,
    k) basımcı: bir eseri basım araçları ile basan veya diğer araçlarla çoğaltan gerçek veya tüzel kişiyi,
    l) tüzel kişi temsilcisi: yayın sahibi veya yayımcının tüzel kişi olması halinde bu tüzel kişiliğin yetkili organı tarafından, yöneticiler arasından belirlenen gerçek kişiyi veya kamu kurum ve kuruluşlarınca belirlenen gerçek kişiyi,

    birinci maddeyi destekler şekilde sadece basılı eserlerden bahsetmekte. basın kanunu'nu nasıl bir internet sitesine, hem de türkiye'de internet kanunu(5651) çerçevesinde yer sağlayıcı belgesi almış olan ilk internet sitesine nasıl basın muamelesi yapılmak istenir, sırf diyecek bir şey bulabilmek için nasıl böyle bir iddiaya sarılınır, nasıl bir ihtiyacın yansımasıdır, anlamak mümkün değil.

    ---
    bu arada bu iddiada bulunanlardan sevgili meslektaşım gifted 26/06/2004 tarihinde mülga olan, yani yürürlükten tamamen kalkan eski basın kanunu'nun ek 9. maddesine dayanmış, bu hatasını düzeltmiş ama kısmen düzeltmiş zira o basın kanunu yürürlükte olsa idi ek-9 madde yine bu konuda bizi basın kanunu'na tabi kılmıyordu. madde tam olarak şöyle: (mülga basın kanunu ek 9. madde) "bu kanunun yalan haber, hakaret ve benzeri fiillerden doğacak maddi ve manevi zararlarla ilgili hükümleri, bilişim teknolojileri ve internet ortamında sayfa açılması veya elektronik gazete, elektronik bülten vb. suretiyle yayınlanan her türlü yazı, resim, işaret, sesli veya sessiz görüntü ve benzerleri hakkında da uygulanır." yani kısıtlı konularda sınırlı uygulama alanı var sadece.

    bu yürürlükte olmayan kanun yürürlükte olsaydı bile, bu madde aynen geçerli olsaydı dahi, olayımıza ilişkin hiçbir göndermesi olmadığından yine basın kanunu uygulanmayacaktı olayımızda.
    ---

    yine de cevapsız bırakmayacağım, "tabi değiliz ki" deyip kaçmış olmayayım, tabi olmadığımız kanundaki maddenin tabi olsak dahi bizimle alakalı olmadığını da belirteyim, çok net: basın kanunu'na tabi olmamış olsak da, tabi olmuş olsak da, eğer biz soruşturmanın bu şekilde "görevlisi" olmamış olsaydık, "kardeş seni arıyorlar" diyebilirdik. bunu dosya kapsamında bu yükümlülük altında olmayan her şahıs da yapabilir, basının tabi olduğu korumayla veya basına tanınmış bir ayrıcalıkla da alakası yok. her bir türk vatandaşı, şahit olduğu, bildiği, duyduğu, okuduğu bu tür bir gelişmeyi soruşturmanın varlığı, ifadenin alındığı, bir kişinin arandığı gibi temel şekilde olmak üzere paylaşma hakkı zaten bulunmakta.

    o yüzden dar yorum yaptığım ve bu mantıkla "örnek, işyerinize sizin hakkınızda bilgi almak için gelen kolluk kuvveti bilgisini, işyerindeki sorumlu kişi sizden saklması anlamı ortaya çıkacaktır. ya da; evinize gelen polis sizi bulamayıp, kapıcı ile konuşsa, kapıcının bu hususu size söyleyemem anlamı çıkacaktır.'' gibi sonuçlara sebep olunacağı yanlıştır. bu hususun hiçbir sakıncasının bulunmadığı dayanak makalede de açıkça belirtilmekte zaten, aksi yönde de hiçbir beyanım olmadı hiçbir zaman.

    yine bir husus: soruşturma "savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla" gizli, sen niye yazara haber vermiyorsun? cmk'nın ilgili hükmü, soruşturmanın gizliliği ilkesinin bahane edilerek müdafi ve şüphelinin dosyaya erişiminin savcılık tarafından kısıtlanmaması, yasaklanmaması için konmuş bir hükümdür. olayımızla hiçbir bağlantı içermemektedir. bu hükümden şüpheli hakkındaki soruşturmaya dahil olanlar bir zahmet kendilerine haber etsinler veya haber verseler de sakınca yoktur anlamı zorlasanız da çıkmamaktadır. kaldı ki bu yükümlülüğün diğer spesifik yükümlülüğü ortadan kaldırdığı şeklinde yorumlanabilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır.

    ve yine tekrar ediyorum, şüphelinin savunması birileri ona hasbelkader haber verdi diye mümkün olur, yoksa savcılık hayatta haber vermez, o yüzden savunma hakkı kısıtlanıyor gibi bir durum yoktur. soruşturma sürecinde şüphelinin hakları ve yükümlülükleri bellidir, savcılık bu süreçte o aşamaları da baştan sona takip etmektedir, etmek zorundadır.

    ister küstah deyin, ister başka şey, yaptığım yorumun doğruluğu veya yanlışlığı hususunda ne kadar akıllı ve zeki olduğunuzdan bağımsız olarak iyi veya kötü hukuk altyapısı sahibi olmanız halinde daha yapıcı, daha mantıklı argümanlar getirebilirsiniz. o takdirde daha işe yarar bir sonuca varabiliriz zira şimdiki haliyle mesnetsiz iddialara mantıklı cevaplar vermeye çalışarak yaptığımız herkes için vakit kaybı.

    en basitinden biriniz demedi ki, kardeşim sen de yaz savcıya, sor ben bunu yazarıma bildirebilir miyim diye, cevabına göre hareket et, hem kimse sıkıntıya girmesin, hem de yapıcı bir sonuç elde et. ben bir sonraki talepte bu şekilde yapmaya karar verdim, sonucunu da paylaşırım. daha iyisi olana kadar da en iyisi bu belli ki. bu sürecin bana tek faydası bu oldu, daha önce çözüm bulmaya yeterince çabalamamışım belki, o eksiğimizi gidermiş oldu.
    ---
    bir gelişme: (bkz: #24353250)
161 entry daha
hesabın var mı? giriş yap