9 entry daha
  • izlekdikten sonra bunca yıl neler kaçırmışım ben dedirten bir başyapıt. çırılçıplak bir film. insan türünün toplumsallığının en sade ve en etkileyici hikayesi.

    --- spoiler ---

    aslında modern hayatla, o köy halkının hayatı arasında hiç bir fark yok. sanki giysilerimizi alsalar, biz de öyle olacakmışız gibi. bizim sadece kurallarımız yazılı ve ‘medeni.’ acılarımızı ortaya koyma biçimimiz gösterişli ve öğrenilmiş; cinselliğimiz kirli. doğa ile artık mücadele etmiyoruz ama yeni modern düzende başka mücadeleler var. herşeyin özü aynı sadece karmaşıklaşarak evrilmiş.

    filmde herşey o kadar olması gerektiği gibi ki, insanın kanını donduracak türden bir sahne olan hırsız aileyi diri diri toprağa gömme hikayesi sadece olması gereken bir şey. aksi olsa rahatsız edecekti, ya da orin narayama’ya gitmese, oglu yarı yoldan dönse alsa filan filmden nefret edecektim. öyle olması gerekiyor ve bu o kadar normal ki. muhteşemdi ya. ne kadar yazsam iyi ifade edemiyorum. birkaç insani kavram ve his üzerinden aklımda kalan anektotları şeyedeyim.

    hamile karısını kaybeden diğer kardeşin acı sahneleri muhteşemdi, o kadar insan, o kadar basit ve ne kadar gerçek içten doğal tepinmeler.

    köyün ötekisi de vardı, kokulu. dağ tanrısının sunağına çiçek toplayıp bırakan kokulunun dileğinde de başka bir insan gerçekliği duruyordu: cinsellik
    bir de filmde aşk yok, haklı olarak yok; aşk insanın değil. aşk icad edilmiş. ama adalet var ölüm var, ölümsüzlük var. çok çok çok güzel.

    süper film süpersüper. benim tabi tuz tüccarının yanındaki kız çocuklarını diğer köylerden satın almış olduğunu filmden sonra, üzerine düşünürken farketmem olmadı tabi.

    --- spoiler ---
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap