8 entry daha
  • geçen yılki istanbul film festivali'nde izlemiştim; denk gelmişken yazayım.

    her sene, her sene günler öncesinden devasa kitapçığını didik didik çalışan, özene bezene filmlerini seçen; gişede saatlerce kuyruk bekleyecek kadar film festivaline ilgi duyan, onu geçtim özellikle (burayı hakkaten dikkate değer buluyorum) bir tatil günü 21.30 matinesi için evinden çıkmaya üşenmeyen, pazar akşamı kıçını kaldırıp bir festival filmine gelmeye azmedecek kadar sinemasever, sanatsever insanların daha sağduyulu olacağını sanıyor, bekliyor insan.

    misak manuşyan filmin ilk yarısında bir yerde "türkler her gece bir köyü basıp yıkarlardı" diyordu; ikinci yarının bir yerinde de ailesini ermeni soykırımı esnasında kaybettiğine ikinci ve son kez bir vurgu yapıyordu; (bkz: #18654329). film boyunca ermeni soykırımı, yalnızca 2 defa, bu sahnelerde dile gelmişti; ve sayamadığım kadar çok insan filmi yarıda bırakıp salonu terketmişti. öylesi bir ezberden reddediş, öylesi bir gurur, öylesine şuursuzca bir kulakları, idrakları tıkama becerisinden bahsediyorum: yurdum insanının nispeten eğitilmiş bir kısmı bile, ermeni soykırımını değil kabullenmek, kabullenmeyi bıraktım değil tartışıp muhakeme etmek; bir adet sinema filminde şöyle bir duymaya dahi tahammül edemiyor. bu manasızca inatlaşmanın son bulduğu gün gelecekse de, zannediyorum şurayı okuyabilen hiçbir nesil bunu göremeyecek. daha da üzücü olansa, şu son yazdığım cümlenin epey kalabalık bir nüfus için "iyi haber" oluşu.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap