5 entry daha
  • http://www.sabah.com.tr/…09/hem_halkci_hem_seckinci

    "... günümüzde adı pek de hatırlanmayan bir "sosyolog" olan gustave le bon on dokuzuncu asrın son yıllarından öldüğü 1931'e kadar türkiye'de dünyanın en önemli düşünürlerden birisi olarak kabul edilmiş, tezleri ahmed rıza bey ve enver paşa'dan, atatürk ve fuad köprülü'ye ulaşan asker, entelektüel ve devlet adamlarını derinden etkilemişti.

    le bon tıp eğitimi almasına karşın daha sonra ilginç antropolojik ve sosyolojik çalışmalar kaleme almış ve "kitle psikolojisi" kuramına önemli katkılarda bulunmuştu. freud da bu alandaki temel tezlerini kendisinden almıştı. ihtilâllerden ve bilhassa fransız ihtilâlinden nefret eden le bon her türlü topluluk gibi temsil işlevi gören meclislerin de kitle psikolojisini yansıtan bir "kalabalık" olduğunu savunuyordu. ona göre bireyin zekâ seviyesiyle orantılı kararlar almasını önleyen "yığın psikolojisi" sendikaların, siyasî partilerin ve bilhassa meclislerin çalışmasına egemen olarak batı uygarlığının çöküşünü hazırlıyordu. bu süreci tersine çevirmenin tek çaresi seçkinlerin inandıkları dönüşüm programlarını bu tür temsilî yapılara karşın taviz vermeden uygulamalarıydı. bu programları kitlelere benimsetmenin yolu ise bunları onların onayına sunmak değil, bunların kendilerinin yararına olduğunu onlara sürekli biçimde tekrarlayarak içselleştirilmelerini temin etmekti. (le bon'un bu tezi bernays aracılığıyla modern propaganda kuramını da etkileyecekti).

    le bon'un ittihad ve terakki ve chp'nin "halka rağmen ama halk için" uygulamaya koydukları toplum mühendisliklerinin fikir babalarından birisi olduğu kuşkusuzdur. 1908 temmuzunda meclisin yeniden toplanması için dağa çıkan enver bey, le bon'a atıfta bulunarak bir "despotun" yerini birkaç yüz meb'usun almasının ciddî bir farklılık yaratmadığını savunmuştu. enver paşa'nın "yok kanun, yap kanun" vecizesinde en çarpıcı ifadesini bulan anlayışa göre meclis temsil ve siyaset aracı değil dönüşüm programı tasdikçisi ve meşrulaştırıcısıydı. nitekim ittihad ve terakki 1914 sonrasında meclisi tamamen devre dışı bırakarak ülkeyi günümüzün kanun hükmünde kararnamelerine benzer kavânin- i muvakkate (geçici kanunlar) ile idare etmişti.

    le bon'un çok sayıda eserini dikkatle okuyan ve onlardan etkilenen atatürk de tartışan, muhalefet yapan meclisler için benzer bir kanaati dile getiriyordu. kendi görüşüne nazaran meclisler birinci meclis gibi muhalefet ve tartışma odağı değil "kız gibi" olduklarında, yâni dönüşüm programına koşulsuz destek verdiklerinde, topluma hizmet sunabilirlerdi. el kaldırıp indirerek bir günde yüzü aşkın geçici kanun kabul eden 1914 sonrası meb'usanı ile tek parti döneminin göstermelik seçimlere karşın gerçekte atanan milletvekillerinden oluşan meclislerinin sosyolojik meşrulaştırıcısı da le bon idi..."

    (bkz: şükrü hanioğlu)
42 entry daha
hesabın var mı? giriş yap