8 entry daha
  • milliyet gazetesi, 8-14 subat 1987 tarihli haftasonu haber ekinde, parti girisimini can dundar'in gozlemiyle aktarmis. giris yazisindan anladigimiz kadariyla, derginin genel yayin yonetmeni mehmet ali kislali, bu girisimi pek onaylamamakta.

    haftaya bakis eki - cagdas haber dergisi
    8-14 subat 1987 tarihli 17 numarali sayi

    kapakta ibrahim eren fotografi : ibrahim eren girisimci

    cevreciler
    escinseller
    feministler
    tanritanimazlar
    anti-militaristler
    radikal parti

    2. sayfada kucuk bir fotografla giris yapiliyor habere

    haber 29. sayfada basliyor

    turk radikalleri

    cumhuriyet tarihinin en ilginç partilerinden biri istanbul’da kurulus hazirliginda… escinseller, yesiller, feministler, fahiseler, transseksueller, tanritanimazlar, anti-militaristler ve otoriteye karsi tum gruplar radikal parti’de birarada…

    2. sayfada genel yayin muduru mehmet ali kislali tarafindan yazilan okurlarimiza yazisi icinde:

    toplumda azinlik olusturan kucuk gruplar icinde birkacini, bu hafta kapak konusu olarak secmis bulunuyoruz. onlara “radikaller” deniliyor. bu gruplar, genelde toplumun buyuk tepkisine sebep oluyorlar. cogunlukca onaylanmiyorlar. ama turkiye gibi, cogulcu demokrasiyle yonetildigini one suren toplumlarda, bu gruplarla ilgili bir genis “hosgörü”nun olusmasi gerekmez mi?... bizim bu konudaki islevimiz, bu hosgorunun olusmasina yardimci olmak degil, bu en azindan ilginc buldugumuz gruplarin ne olduklarini, ne yapmak istediklerini ortaya koymak.

    turk radikalleri bayragi aciyor

    “egitime ihtiyacimiz yok / dusunce kontrolune ihtiyacimiz yok”

    istanbul’da taksim’e cikan ara yollardan birinin uzerindeki evin en ust katinin ahsap duvarlari pink floyd’un “the wall”unun sozleriyle yankilanirken, evin genis salonu hinca hinç doluydu. giristeki sofa, bir cami avlusunu andirir sekilde onlarca cift ayakkabiyla dolmus; sirt cantalari, gitarlar, cizmeler ust uste yigilmisti.

    icerde bir kosede uzun saclari, kupeleri, blu-jeanlari ile 1968’lerin beatnik’lerini andiran gençler elektrikli daktiloda bir bildiri kaleme aliyorlar, bir diger kosede ayni gruba mensup gencler akustik gitarlarinda rock-and-roll akorlari basiyorlardi. salondaki rahat koltuklarda birbirine sevgiyle sarilmis, ya day ere oturup basini koltuktaki arkadasinin kucagina teslim etmis gencler, koyu bir sohbete dalmislardi. yogun sigara dumani arasinda 400 liralik mutuk sarabi elden ele geziyor, bu arada mutfakta, evi dolduran kalabaliga makarna yetistirme cabalari devam ediyordu. herkes az sonra baslayacak tanisma toplantisi icin oradaydi. bugun “lubunyalarla – yesillerin”, yani escinsellerle cevrecilerin tanisma gunuydu. turkiye’nin ilk radikal partisi’nin bu iki ana grubu hem tanisacaklar, hem de sorunlari tartisacaklardi.

    turkiye cok partili rejime gectiginden bu yana ilk kez boyle bir parti deneyimini yasiyor. kurulus hazirliklari devam eden parti, kuskusuz cumhuriyet tarihinin en ilginc olusumlarindan birini simgeliyor. kahkahalar, sarkilar, saraplar ve siirler arasinda kurulmaya calisilan bu partinin kadrolarini toplumun en cok sirt cevirdigi, en cok baski altinda tuttugu gruplar olusturuyor: escinseller, feministler, transseksueller, cevreciler, fahiseler, anti-militaristler, tanritanimazlar yani kendilerini tanimladiklari isimle “radikaller”.

    birkac ay oncesine kadar coklarinin “hotorofler parti kuruyorlarmis” diye alay ettigi “öp partisi” diye isimler taktigi, kucumsedigi orgutlenme ciddi bir partiye donusmek uzere.

    aslinda “ciddi” sozu, radikal demokratik birlik partisi’nin vermeye calistigi gorunume ters dusen bir niteleme. cunku radikal parti, mevcutlarindan farkli olarak ilk kez iktidari hedeflemeyen, tersine ona karsi savasan, hiziplerden korkmayan, tersine hizipciligi tesvik eden; ciddi bir gorunum vermek soyle dursun tartismanin en hareketli yerinde “cok ciddisiniz abi, ceker giderim” diyen insanlari barindiran bir yapilanmayi hedefliyor; toplumun egemen anlayisinin kutsadigi ne varsa karsisina dikilmeyi, ciddiyete, ahlakciliga, erkek egemenligine, aileye, iktidar dusuncesine, dinsel inanclara, merkeziyetcilige, otoriteryanizme karsi bayrak acmayi oneriyor. bu bayrak altinda toplanan insanlarin ortak ozellikleri ise, karsisindaki olduklari seylerin, cok genel deyimle toplumun ve devletin baskisi altinda ezilmekte olmalari ve “hemen simdi” demokrasiyi gereksinmeleri.

    hareketin baslangici, 1970’lerin ortalarinda izmir’de kurulan bir hayvanlari koruma dernegi’ne dayaniyor. 1968’in genclik hareketleriyle kaynayan avrupa’sindaki havayi soluyan ibrahim eren, turkiye’ye dondukten sonra italya’da parlamentoya kadar girdigine tanik oldugu radikal parti’nin etkisiyle turkiye’de de benzer olusumlar gelistirmenin zamani geldigine inaiyordu. bu anlayisla olusturulan ilk nuve, daha sonra ege cevre sagligi merkezi’ne donustu. hayvanlari koruma dernegi’nin kuruculari olan bir avuç genç, “baliklari onemseyip onun icinde bulundugu denizen gozardi edilemeyecegini, kuslari sevip ormanlarin yokedilmesine seyirci kalamayacaklarini” anlamislar ve hareketi daha ekolojist bir cizgiye cekmislerdi. ege cevre sagligi merkezi 1978-79 yillarinda izmir korfezi’nin kirlenmesi uzerine ayrintili calismalar yapan, isiklar’daki cimento fabrikasinin uzerine giden, sempozyumlarda escinsellerin sorunlarini tartisip “tedaviye muhtac olan escinseller degil, toplumdur” diyebilen bir grup tarafindan yonetiliyordu.

    ancak 12 eylul 1980’le faaliyetler durdu, daha dogrusu gayri-resmi toplantilara donustu. ibrahim eren, izmir’deki faaliyetleri istanbul’a tasirken, radikal cevreyle irtibati kesmemek icin taksim’deki evinde « escinseller icin persembe caylari »na basliyor ve her hafta bu caylarda biraraya gelen escinseller sorunlarini tartisip, « ne yapilabilir »e yanit ariyorlardi. o gunler kapinin her calinisinda icerdekilerin kapiyi endiseyle actiklari gunlerdi.

    partilerin boyvermesiyle birlikte turk radikalizminin onculeri once sodep icinde yer aradilar. ibrahim eren ve arkadaslari partinin istanbul’daki ilk uyeleri arasindaydilar. ama hp ile birlesme sirasinda bu grup “sosyal demokratlarin digerlerinden daha demokrat bir tavra sahip olmadiklari ve bunun burjuvazinin tipik aldatmacalarindan biri oldugu” inanciyla partiyi terkettiler. “kendi partimizi kuralim” fikri iste bu asamada olustu. hemen cesitli gruplarin temsilcilerinden bir koordinasyon komitesi olusturuldu ve hem (sayfa 30) gruplarin birbirlerini hem de toplumun bu gruplari tanimalarini iceren bir surec baslatildi. ilk gunlerde parti isteyerek “gayer-ciddi” bir goruntu vererek muhtemel baskilari bertaraf etmeyi planladi ve bunda da basarili oldu. basin “nonoslar partisi”nin istikbalini yazadursun, turk radikalleri 200’er kisilik gruplar halinde bilsak’ta toplantilar duzenliyor ve partiyi tartisiyorlardi. bir yandan da yurt disindaki benzer gruplardan harekete destek gelmeye baslamisti. almanya’da son secimlerde blu-jean’leri ve cicekleri ile parlamento’ya giren yesiller’e mensup milletvekili uli fischer istanbul’da eren’le goruserek isbirligi teklif ediyor, bu arada italya, ispanya ve fransa’daki bazi gruplarla da temasa geciliyordu.

    ancak sorunlar da yok degildi. bugune dek agza alinmaya cekinilmis konulari isleyen, orduya, dine, aileye karsi cikan bir parti, ustelik maddi destekten yoksun haliyle nasil olusacakti? bunca grup bir parti catisi altinda nasil biraraya geleceklerdi? eren, butun bu sorunlarin farkinda. ama bu konuda toplumdaki potansiyele guveniyor. grup toplantilarinda koy kahvelerindeki bulent ersoy sevgisi, yavuz sultan selim’in de kupe takmis olusu, ataturk’ gundeme getiriliyor. escinsel gruptan ugur, “en ust kademeden, en alta kadar toplumun her katmaninda escinseller var. buyuk destek alabiliriz” diyor. zeki muren’in ancak 199 kadinla yattigini anlatarak, veya atilla dorsay’in escinselligi yadsiyarak televizyonda soz hakki alabilmis olmalarini tartisiyorlar. bu arada parti amblemi ve cikarilacak dergi gundeme geliyor. amblem icin onerilen grafigin ortasinda ana-tanriça kibele var. topluma hicbir yasaklama getirmeyen ve onu kollayan kibele’nin etrafinda cevreciler’i simgeleyen yesil dallar yeraliyor. yesil dallar uzerindeki pembe cicek escinselleri, kirmizi cicek devrimcileri, siyah cicek anarsistleri, eflatun cicek de feministleri simgeliyor. ama ateistler tanritanimaz bir partinin ambleminde bir tanricanin yeralmasina karsi cikiyorlar. derginin adi ve icerigi de bir baska tartisma konusu. “sugaryet” (sugar, escinsel dilinde guzel – hos erkek anlamina geliyor), adi reddedilirken, « esgundem » uzerinde duruluyor. yesiller dergide kendi siirlerine yer verilmesi icin pazarlik yaparlarken, escinseller dergide « ayin oglani » sayfasi olmasinda israr ediyorlar.

    bu son derece neseli tartismalar icinde gundemin en onemli maddesini polis baskisi olusturuyor. escinsellerden kemal « en cok ezilen grup biziz » derken, doga korumacilar kendilerinin sultanahmet’te nasil baski altinda tutulduklarini, kupelerinin ve uzun saclarinin nasil sorun yarattigini anlatiyorlar. « ne yapabiliriz ? » denilince grubun en neseli uyelerinden umit, transseksuel noyan’in gecenlerde cumba’nin onunde nasil cirilciplak soyunup polisleri urkuttugunu anlatiyor, « gerekirse biz de soyunup yuruyus yapariz » diyor.

    ama hayir. ibrahim eren, her haftasonu evini bir senlik meydanina ceviren escinsellere, fahiselere, erkekten donmelere, cevrecilere ve digerlerine, baskilara karsi tek tek tepki gostermek yerine, partide toplanmalarini telkin ediyor: “onemli olan biran once partiyi kurmamiz. parti kurulunca destek verecek toplumsal kategoriler cogalabilir. ilk asamada olabildigince fazla gonullu insanla kitlelere sesimizi duyurmali, kulaklari bu ise alistirmaliyiz” diyor: “halk, escinsellere baski yapildigini, turkiye’de tanriya inanmayan insanlarin da varoldugunu, dogaya karsi duyarli insanlarin yasadigini ogrenmeli. bunlar uzerine tartisilmali. ikinci asamada bu baskilari yasayan insanlara cagri yapacagiz. ve birarada cok daha guclu olacagiz. iste ancak o zaman tepkimiz daha anlamli olacak”.

    eren bu cagrisini, ailede, okulda, isyerinde, kislada, sokakta, “hemen simdi demokrasi” diyen herkese ulastiriyor, “bizler boyali basini asarak birbirimizi gercekten nasil oldugumuzu karsilikli tanimak zorundayiz” diyor.

    eren’in bu cagrisi taksim’deki kucuk evden, beyoglu’nun transseksuel diskolarina, lezbiyen barlarina ulastiriliyor, tartisiliyor. ve bugune dek kapisi aralanmadik bir dunyanin insanlari, ilk kez turkiye’nin en ilginc koalisyonunu kurmanin sevki icinde biraraya geliyorlar. taksim’deki kalabalik evde saatler sabaha yaklasirken, ciddi tartismalar yerini ginsberg siirlerine ve nazim hikmet’e terkediyor. bos sarap siselerinin mahmurlugunda turk radikalleri hep bir agizdan “yasamak bir agaç gibi tek ve hur / ve bir orman gibi kardescesine” diyorlar.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap