1134 entry daha
  • çagan irmak’ın yönetmenliğini yaptığı, melis birkan, cemal hünal, yıldız kültür, şerif bozkurt ve gözde kansu’nun başrollerini üstlendikleri 2008 yapımı bir film. 30lu yaşlarında günübirlik ilişkilerin erkeği olan alper ile mütevazi sade bir hayat yaşayan ve bir kaç kez erkeklerin “kötü” yüzü ile tanışmış ada arasında geçen bir aylık ilişki üzerine bir film.

    --- spoiler ---

    aşk/sevişmek üç kişiliktir, fantezinin üçüncü olarak dahil olduğu bir şeydir. ada ile alper’in ilişkisinde alper için üçüncü kişi daha önce seviştiği kadınlardır. bunu ada ile sevişirken ona uyguladığı cinsel şiddetten anlayabiliriz. ikisinin aşkını sürdürülemez kılan da ada’nın alper’in bu talebini geri çevirmesidir. ada ile beraber olduğu bir dönemde evden ayrılıp eski kadınlarından birinin yanına gitmesi tam da bu nedenledir, ada’da karşılayamadığı keyfini/fantezisini gerçekleştirmek. alper’in aradığı, gerçekleştirme çalıştığı şey zihnindeki üçüncünün referansta bulunduğu keyiftir. fakat kavram olarak “keyif” alper’in ne aradığını tam olarak ifade etmez. bu nedenle jacques lacan’ın kullandığı “jouissance” kavramı alper’in neden böyle davrandığını daha iyi açıklar.

    ingilizce’deki “enjoyment”a yakın olan ama ondan farklı olarak cinsel bir anlamı da içeren jouissance, jacques lacan’a göre tam da cinsel bir içerik içerdiği için fallik bir şeydir [1]. bu durumda jacques lacan’ın kullandığı anlamıyla jouissance, sigmund freud’un “libido” kavramı ile fazlasıyla benzeşir [2]. fakat aralarında önemli bir fark vardır, libido sadece erkeksi bir şeyken, jouissance dişil bir tarafa da sahiptir. yani sadece erkek için geçerli olan bir şey değildir [3]. filmin finalinde ada’nın kocasıyla sevişirken hep alper’i hayal ettiğini söylemesi bu nedenledir. keyif (pleasure) ve jouissance’i ayıran şey de tam olarak burada ortaya çıkar. keyif tek başına cinsel birleşmede ortaya çıkan bir şeyken, jouissance zihindeki fantezinin, üçüncü kişinin, cinsel birleşmeye dahil edilmesidir. jacques lacan’ın jouissance’i bireyin kendi tatmininden kaynaklanan bir acı çekme durumu olarak tanımlaması da tam da bu yüzdendir [4].

    bu durumda alper’in ada’da bulduğu şey salt keyif olurken, ada alper’in jouissance’sini eksik bırakır. ada bu eksik bırakmayı başka eylemlerle ikame etmeye çalışsa da boşunadır. çünkü bu yeni eylemin alper’in fantezisinde hiçbir karşılığı yoktur. bu da alper için ada ile arasındaki ilişkiyi sürdürülemez kılar. kendi de açıklayamadığı nedenlerden ansızın bir şeylerin eksik olduğu gerekçesiyle ada’dan ayrılır. tanımlanamaz olan bu bir şey, ada’nın alper’in zihinsel üçüncüsüne hitap etmiyor oluşudur, diğer bir ifadeyle onda jouissance denen şeyi gerçekleştiremiyor oluşudur.

    bu noktada ortaya kritik bir soru çıkar, alper’in ada’dan ayrıldıktan sonra zihninde üçüncü olarak ada’yı inşa etmesinin nedeni nedir? nasıl olur da alper ada ile beraberken kafasındaki olan üçüncü onu terk eder ve ada’nın temsil ettiği üçüncü onun yerini alır? bu da kırılan bardağın içinde ortaya çıkan saç tokasıdır. bu tanımsız küçük şey, alper’e ada ile geçirdiği günleri hatırlatır. bu zaman dilimleri tamamen alper’in zihninde yeniden kurulduğu için ada alper’in zihinsel üçüncüsü oluverir. bu tarihten sonra tüm ilişkilerinde ada ile yaşadıklarını aramaya başlar. artık ilişkilerinde alacağı keyfin referansı jouissance’yi gerçekleştiren şey ada ile yaşadıklarıdır ya da ada ile yaşadıkları üzerine kurduğu/geliştirdiği fantezileridir.

    --- spoiler ---

    [1] dylan evans, an introductory dictionary of lacanian psychoanalysis, routledge, 1996, s. 91–92
    [2] a.y., s. 92
    [3] a.y.
    [4] a.y.
802 entry daha
hesabın var mı? giriş yap