9 entry daha
  • ''tanrıya inanmayan insanların bile tanrıyla olan bir didişmesi, kavgası vardır'' gibi pardoksal bir cümleyle entrye başlayalım..
    bu cümledeki tanrı kavramını herhangi bir yaratıcı veya güç olarak adlandırabileceğimiz gibi, somut bir nesne, put veya genel geçer değerler, doğal devinimler olarak da addedebiliriz.. bir ateist için bu kavramı daha doğru ifade edersek; insanların tarih boyunca tanrı dedikleri ve mana yükledikleri somutluk ve soyutluklar diyelim..

    nietzsche'nin felsefesinin temellerinden biridir aslında bu tanrıyla olan kavga meselesi.. nietzsche tanrıyla olan didişmesinin nihayetinde tanrıyı öldürmüştür.. verdiği kavgalar sonucunda ruhunun nasıl çeşitli kademeler atladığını, kitaplarında betimlemiştir.. anlatmak istediklerimin esasen nietzsche'yle bir alakası yok lakin filmin bir dağcılık belgeseli olması, inancı işlemesi, karakterlerin zerdüşt misali yollara düşüp dağlar tepeler aşıp, kendi yalnızlığıyla baş başa kalması, yaşadıkları zorluklar karşısında gösterdikleri tepkiler, çaresizlikler ve ruh halleri; az da olsa nietzsche'nin zerdüştüyle ilintilidir..

    dağcılık öyle bir şey ki: misal hiç bir zorun yokken, metropolde ya da banliyöde rahat bir hayatın varken; günümüzün nimetleri, kolaylıkları ve teknolojilerinden yararlanırken; bir karar alıyorsun ve tüm bunlardan uzaklaşarak, bir hedefi alt etmek adına kendi yalnızlığına doğru yelken açıyorsun..
    dünyanın kolaylıklarından feragat ederek, nice zorluklarla karşılaşacağının bilincinde koca koca dağlara meydan okumanın altında insanın tanrıyla olan çekişmesi ve güç istenci yatar..
    tırmanış görünürde bir ekip çalışması olmasının yanında tekil de bir iştir..
    zirveye doğru olan tırmanış; kişinin; artan sessizlikle beraber, kendi içinde yaşadığı bireysel bir yolculuktur aynı zamanda..
    bu bağlamda bırakın vertical limit'i falan açıkça into the wild filmi'yle benzerlikler taşıyor bu film..

    çoğu insan hayatı boyunca yaşadıkları zorluklarda bir destek veya bir güç arar.. örnek vermek gerekirse; hastalandığında, kaza yaptığında, bir deprem anında... işte bu tip; kendilerini güçsüz veya çaresiz hissettikleri anlarda çeşitli monologlar yaşarlar, tanrı'dan kendisini bur zor durumdan kurtarmasını isterler.. toplumumuzun klişe bir sözü vardır ya ''türbülansa giren uçakta ateist kalmaz'' diye, o hesap... insan bu tip durumlarda neye inandığını daha iyi anlar.

    yazının bundan sonra ki kısmı hafif spoiler içerecek, okuyucunun dikkatine!

    bacağı kırıldıktan sonra uçuruma düşen arkadaşımız, yalnız ve çaresiz kaldığında şu cümleleri sarfediyor: ''dindar bir katolik olarak büyüdüm fakat tanrıya inanmayı çok uzun zaman önce bırakmıştım ve hep insanların zor durumlarda veya baskı altında olduğu zaman, yüce meryem'e döndüğünü düşünüyordum: ''tanrım, beni buradan çıkart.'' bu, bende hiç olmadı. yani gerçekten inanmıyordum. öldüğünüz zaman, ölürsünüz. heşey biter. yani, artık hayat yoktur. hiç bir şey yoktur... sonra: buradan dışarı tırmanabilirmiyim? diye düşündüm..''

    insanın bu edimi sergileyebilmesi için çok güçlü olması gerekir.. ben ateistim, bir tanrının varlığını reddediyorum diyen çoğu insan, böyle bir durumda meee'ler.. herkes de bab'aziz değil ki ölümü güle oynaya karşılasın.. bu kadar aciz duruma düştükten sonra bile, kendini yanıltmıyorsan; sana helal olsun diyorum joe simpson..
    nitekim dostumuz bizi şaşırtımıyor. kırık bacağına, hava koşullarına, açlık ve susuzluğa rağmen; bu şartlar altında kat edilmesi insanüstü bir çaba ve inanç gerektiren bir yolu destansı bir şekilde tamamlıyor..

    lafı fazlasıyla uzattık ama filme birazda teknik yönlerinden bakalım.. iki kişi olarak çıktıkları yolu, ayrı ayrı bitirdiklerinden; hikayenin anlatımında ki zamanlamalar önemli.. kurgusunda kişilere hakettiği ölçüde zamanların ayrılması güzel.. gerilimi arttırıcı çekim teknikleri ve müzikleri de yerinde.. canlandıran aktörlerin oyunculukları ve makyajları, gerçek bir hikaye olmasından dolayı fazlasıyla etkileyici olan bu filmi daha bir şükela kılan detaylardan...

    film bir dağcının başucu eseri olabileceği gibi, normal bir izleyici içinde kaçırılmaması gereken bir belgesel..
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap