7 entry daha
  • godard etkisini kendimce en cok hissedebildigim, truffaut'nun 60 senesinde cektigi ve kendisini gise basarisizligi nedeni ile daha ciddi filmler yapmaya iten ikinci filmi. kabaca, yeni dalgadaki hic bir yönetmenin kendilerindeki etkisini inkar etmedigi hitchcock tarzi film noir unsurlarinin hafif absürt bir espri anlayisi ve agir melodrama atmosferi ile birlesmesi ile olusmus film bende hafif bir kopukluk hissi yaratti. kisisel yüzeysellik ve zevklerin de etkisi ile, aslinda sadece bazi kisimlarin digerlerinden daha ilgi cekici bulunmasindan dogan bu kopukluk hissi filmin genelinin olumsuz bir izlenim birakmasina neden olmuyor ama. bunun baslica, ama bunlarla sinirli olmayan sebepleri charles aznavour'un performansi ve filmin stili. aznavour cekingen ve celiskili karakterini olabildigince basarili bir sekilde oynuyor ve izleyiciyi de bu sekilde kendisine inandiriyor. özellikle voiceoverli sahnelerin ictenligini mimikleri ile kuvvetlendirmesi sahneleri hem icerik hem de görsel olarak özgün kiliyor. tabi bunu woody allen veya wong kar wai'den önce yaptiginin da göz önünde bulundurulmasi önemli. filmin diger öne cikan özelligi de görsel ve isitsel kismi. zamani icin popüler sinemada deneysel sayilan bir cok kamera hareketi ve tekniginin kullanildigi film, gerek gercek mekanlarin kullanimi, gerekse de herhangi bir standart ve tek düzelik icermeyerek adeta standartlarin disina cikmak istedigini belli ediyor yönetmenin.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap