6 entry daha
  • gözümü açtığımda karşımda duruyordu. bembeyaz, uçuşan kuş kanatlarından oluşan bir elbisesi, güneşten daha sarı saçları, kıpkırmızı dudakları vardı. solgun yüzü tüm bu parlaklığın arkasına saklanıyor, ruhundaki sıkıntı ve umutsuzluğun sesi, ağlara takılmış balıklar gibi, elbisesinin beyaz tüllerine dolanıp, tekrar içine hapsoluyordu.
    -bana bir kahve yapar mısın? sade olsun. dedi emirgenerali prenses.
    -kapkara mı olsun? dedim, laf da sokarım ironi de bilirim der gibi.
    -bi sktir git.*
    -gittim.

    geldiğimde ters ters bana bakıyordu.
    -bu yazının dahi bir yere varmayacağını biliyorsun değil mi? dedi.
    -ziyadesiyle.
    -ziyadesiyleyi günlük hayatında kullanabilen birisin.
    -umumiyetle.
    -uyuzluğuna mı yapıyorsun?
    -sen kimsin?
    -bu yazının dahi bir yere varmayacağını biliyor hissinim ben. karamsayan yanınım.
    -iclal aydın gibi konuşan bir karamsarım varsa iyi, bununla başa çıkabilirim.
    -sktr git.
    -yollaya manevi baskı uygulayan mouseum ile gamzelerin şaşacak biliyorsun değil mi?
    -tanım nerde, uyuz?
    -aşağılardadır.
    -tamam, son bir şey soracağım, lütfen çemkirme.
    -(uslu dur, yere bak)
    -f.d. nin alnına noolmuş?
    -yok ol.

    karamsamak fiilinin baş aktristi.*
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap