2 entry daha
  • okuduğum ilk bernhard kitabıdır ve daha kitap bitmeden ben neler kaçırmışım demiştim. okurken biteviye güldüm, hatta kahkaha attım. bernhard, alman/avusturya kültür/sanat/endüstri bürokrasisinin aslında bir alman sanayi tipi olduğunu; ödüllerin ise handiyse bir fabrikasyon görev bilinciyle ve araba üretiyormuşçasına bir ciddiyetle verildiğini anlatıyor. kendi zaaflarını da sanki bir papaza günah çıkarır gibi açık ediyor.

    ve şimdi bir ödülün kısa yaşamı*:

    "özgür hansestadt bremen edebiyat ödülü"nü alan herr bernhard kendisinden bir sonraki ödülün de jürisindedir. olaylar gelişir.

    --- spoiler ---

    "... oyumu canetti'ye* verme konusunda kesin kararlı olarak bremen'e gittim. jüride herkes adayını söyledi, hiçbirinin adayı canetti değildi. ben canetti dedim. gerekçem dahiyane bir gençlik yapıtı olan körleşme'ydi* . masadakilerin çoğu canetti'yi tanımıyordu tanıyan bir kişi ise "ama o yahudi" dedi. o böyle deyince jüridekiler homurdandı. bunun üzerine sustum ve bu insanlarla tartışmanın temelden yanlış olduğunu anladım [...] toplandığımız restoranın mutfağından kızartma kokuları geliyordu. jürinin acelesi vardı. içlerinden biri hildesheimer'e versek ya dedi. jüri oh be dercesine rahatladı ve birkaç dakika sonra ödülün sahibi belli olmuştu. canetti'ye yahudi diye homurdanan jüri birkaç saat sonra ödülün yeni sahibini açıkladı. yahudi hildesheimer ödülün yeni sahibi olmuştu. benim için ödülün doruk noktası buydu. bu konuda susmayı beceremedim."

    --- spoiler ---

    burada gülmekten karnım ağrımıştı.
hesabın var mı? giriş yap