3 entry daha
  • iç acıtan öyküsü,muhteşem oyuncuları ve müzikleriyle unutulmaz bir kore dramasıdır. bir süredir asya dizileri izleyen biri olarak sıkça adını duyduğum ama acıklı olduğu için izlemeyi tercih etmediğim bir diziydi. en son bir gün karar verip başladım ve 3 güne yakın bir sürede, kalp sarsıntıları ve buhranlar eşliğinde tamamladım. şunu diyebilirim hayatta en çok etkilendiğim dizilerden biri oldu. belki başka yerde duyduğunuzda sizi etkilemeyecek bir söz yada hareket burda ciğerinizi dağlayabiliyor. başroldeki so ji sub zaten bakışlarıyla sizi öldürüyor ve onun oynadığı karakter moo hyukun uğradığı haksızlıklar ekranı tekmeleme isteği doğurabiliyor. müzikler o kadar etkileyici ki dizi bittikten sonra dinlediğinizde tekrar gözleriniz dolabiliyor. moo hyuk'un acı dolu öyküsü daha ilk bölümden üzmeye başlıyor ve son bölüm bittikten sonra yazılar geçerken gösterilen resimlere kadar bu his devam ediyor. (burda moo hyuk'un bilmediğimiz çocukluğundan resimler gösteriliyor) dizinin daha ilk bölümünden moo hyuk'a karşı sempati beslemeye başlıyorsunuz ve üzülüyorsunuz, zamanla canınız yanmaya başlıyor, bir süre sonra göğsünüze bir yumru oturuyor, gözleriniz dolmaya başlıyor, en sonunda zaten böğürerek ağlama moduna giriyorsunuz ki dizi film vb. şeylerde pek ağlamayan biri olarak ben bunu yaşadım. yine de "sulu zırtlak, bana uymaz" denip izlenilmezse büyük kayıp olacaktır derim ben ve spoilera geçerim.

    --- spoiler ---

    öncelikle moo hyuk'tan bahsedelim. dizimizin baş karakteridir. aslında dizi onun öyküsünü anlatır diyebiliriz. ilk olarak 5 yıl önceki bir tv çekiminde görürüz. bu program yurtdışına evlatlık verilmiş korelilerle ilgilidir ve asıl amaç kore'ye karşı nefreti anlatmaktır. moo hyuk burda olumlu konuşan tek kişi olur, annesinin onu parasızlık yüzünden terk ettiğini düşünmektedir ve kore'ye gidip, annesini bulup kurtarmak istemektedir. bir de kız arkadaşı vardır ki onu parası için yaşlı bir adamla boynuzlamaktadır ve hatta evlenmeye karar vermiştir. bu kaşlarıyla gözü arasında bir karış boşluk olan salak kızın düğününü basan moo hyuk onu korumaya çalışırken vurulur. başından çıkarılamayan kurşun onu kısa zamanda öldürecektir. ailesini bulmaya kore'ye gelen moo hyuk önce akli dengesi bozuk ikiz kızkardeşi ve onun kimden olduğu bilinmeyen oğluyla tanışır. annesini bulduğunda tekrar hayal kırıklığı yaşar zira annesi paranın gözüne vurmuş bir oyuncudur ve ünlü bir şarkıcı olan bir de oğlu vardır. moo hyuk bir yandan annesine kızmakta aynı zamanda ondan gelecek sevgiye de ihtiyaç duymaktadır. gerçekleri anlatmaz ve yoon'a menajerlik yaparak yakınlarında bulunur, bir yandan intikam planları kursa da tam olarak etkili bir şekilde bunu başaramaz. tabi işin bir de aşk boyutu var. moo hyuk'un avustralya'da tanışıp yardım ettiği eun chae kore'de karşısına yoon'un stilisti olarak çıkmıştır. zamanla ona o kadar bağlanır ki ölümü yaklaşmış bir adam olmasına karşın eun chae'nin yüzündeki bir kaç yara onu daha çok endişelendirir, hatta elinde ilaçlarla saatlerce yağmur altında bile bekler. eun chae onu sevmesine karşın yoon'un yanında kalıp onu reddeder ama buna rağmen moo hyuk ona asla kızmaz ve yanından ayrılmaz. "tanrım kalan ömrümde bu kadın yanımda olsun, o zaman intikamdan, bu kötü duygulardan vazgeçerim" diye dua bile eder.

    bir yandan yoon da kalp hastasıdır ve moo hyuk'un öleceğini duyan yoon'un annesi moo hyuk'un kalbine talip olur gerçek oğlu olduğunu bilmeden. sonra bundan vazgeçse de moo hyuk organ bağışını kabul ettiğine dair belgeyi kapı gibi önüne koyar. onun yanından ayrıldıktan sonraki konuşması kalbimizi delen bir başka detaydır. hatırladığım kadarıyla "lütfen ağlama anne. değerli oğlun için çöpe attığın oğlun ölüyor. gözyaşlarını sakla, daha benim için kan ağlayacaksın".

    dizinin kişiyi yaşamdan soğutan, ağlamaktan çatlatan son bölümüne gelirsek yoon'un evlatlık olduğu gerçeği, moo hyuk'un annesinin masum olduğunu öğrenmesi ve ölmeden onun elinden yemek yemesi, eun chae'ye "mianhada saranghanda" demesi zaten gözleri nemlendirmiştir. moo hyuk motorsiklette giderken eun chae'yi, onu sevdiğini söyleyişini, annesini düşünerek gülümser ve burnundan akan kanlar zaten beklenen sonun geldiğini gösterir. tam gözyaşlarınız dinmişken 1 yıl sonra onun mezarı başında eun chae'nin intiharı tekrar dumur eder. ben bu açıdan mutlu son olarak gördüm zaten. en azından kavuştular diye avundum. başlangıçta bahsettiğim bitiş jeneriğinde ise ağlayarak koreden ayrılan, evlatlık verildiği aile yanında mutsuz olan moo hyuk'un çocukluk resimleri gösterilir ki dizi bittikten sonra bile darbelerini vurmaya devam eder.

    kısacası anlatılan şanssız bir adamın mutsuz yaşam öyküsü olsa da ve bünyede kalıcı hasar bıraksa da benim için kalitesiyle diğer dramlardan ayrı bir yerde. izleyiciyi her bölüm çevrilen entrikalar, haksızlıklar, her bölüm ölüm, kaza vb ile değil de daha çok etkileyici diyaloglar ve bakışlar gibi ufak detaylarla bile etkilemeyi başaran dizi.
    kalp hastaları izlemesin.

    --- spoiler ---

    ps: ranini nin uzak doğu şubesi olma yolunda ilerliyorum.
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap