28 entry daha
  • ''içeri girdiğinde gözlerine ilk değen, kuzguni siyah kıvırcık saçlar ve göz alıcı kırmızılıkta uzun, sivri tırnaklardı. her yerde, her tarzı uygulamanın bir bok olduğunu zanneden dekoratörlere inat, klasik kelimesi ortamda hâkimiyeti ele geçirmiş, hiçbir iç mimarı içeri sokmamaya yemin etmiş gibi bakıyordu.

    içeri girdiğinde saklamaya çalıştığının yenmiş tırnaklar ve beyazlamaya başlamış saçlardan ziyade, kendisi olduğunun farkında olan genç adamı bozmak istemeyecek kadar iyi niyetli bir falcıydı. gözünün önüne düşen saçını kenara çekip onu cam küresine hapsetmezden önce, kendini kendine hapseden genç adamın gözlerine uzun uzun baktı.

    kafasını kaldırdı. saçma arkadaşlarının zorla içeri soktuğu bu çadırdan kendisi olarak çıkmaktan ölesiye korkuyor, teoman sevişgeni ömrünün içine sakladığı ne kadar duygu varsa dışarı kaçar da insana benzer diye ödü kopuyordu. gözlerine uzun uzun bakan kırmızılı kadının önündeki cam küreden mi, yoksa gözlerinden mi kaçsın bilemeden, nereden geldiğini anlamadığı bir itaatle, önündeki mindere oturdu.

    kafasını kaldırdı. özünde kendi isteğiyle bu çingenenin çadırına girmiş genç adamın, numara yapmaktan yorgun vücuduna, oturup dinlenmesini emretti. oturup dinlenmesini. bakacağı her fal, göreceği her gelecek anı, genç adamı yormaktan başka bir işe yaramayacaktı zira kendisini bulmaktan ölümüne korkan hiçbir insana o garip zavallılığını göstermemeye yemin etmişti.

    gözlerine baktı, kıpkırmızı ruj sürmüş falcının edeceği her kelamı önceden fark eden elleri, işaret parmağını dudaklarına götürüp, sus işareti yaptı.

    gözlerine baktı, kıpkırmızı kalp sahibi genç adamın edeceği her kelamı önceden fark eden elleri, işaret parmağını dudaklarına götürüp, sus işareti yaptı.''
98 entry daha
hesabın var mı? giriş yap