5 entry daha
  • mütareke yıllarında, 1895 yılından beri çıkmakta olan sabah gazetesi’nin o tarihteki sahibi mihran efendi, gazeteye yeni bir yön vermek üzere, yönetimini peyam gazetesi başyazarı, ittihatçıların ve daha sonra anadolu'da başlayan milli kurtuluş mücadelesi ve kuvayı milliye'nin en büyük düşmanı ali kemal’e bıraktı.
    ali kemal’in sabah gazetesine geçmesiyle birlikte adı bu şekle dönmüş oldu.
    gazete derhal ittihatçılara karşı büyük bir kampanyaya girişti, ali kemal, bütün ittihatçılara “hinoğlu hinler”, ittihatçıları tutan gazetelere de “lahana yaprakları, karpuz kabukları” diye saldırıyordu.
    ali kemal kısa bir süre sonra anadolu hareketine yüklenmeye başladı. milli mücadele’nin liderlerine “bolşevik ajanları, zırtabozlar, şakiler, bagiler (asiler)” diye her gün saldırılardan geri kalmıyordu.
    milli mücadelenin zaferle sonuçlanması ali kemal için de büyük yenilgi olmuştu. izmir’in kurtuluşunun ertesi günü son başyazısını yazdı. gazetenin başlığı “türkün bayramı” idi. yazıda da, “seviniyoruz ama bu sevincimiz bizi siyasi içtihadımızdan vazgeçiremez” diye eski görüşlerinden ayrılmadığını belirtiyordu.
    ali kemal, 1922 ekiminde bir öğle üzeri beyoğlu’nda gizlice yakalayıp izmit’e götürdüler. istanbul henüz düşman işgalindeydi. izmit’te nurettin paşa’nın sorgusundan sonra güvenlik güçleri alıp dışarı çıkardılar. dışarıda halk birikmişti, bir çocuğun attığı taş, ali kemal’in gözlüğünün camını kırınca, ahaliye “ayıp” diye bağırması üzerine taş yağmuru başladı...
    sonra... askerler cesedini köprü başındaki bir ağaca astılar.

    (bkz: tarık mümtaz göztepe, vahidettin mütareke gayyasında, sebil yayınevi, istanbul, 1969, sf. 434)
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap