2 entry daha
  • 1.
    "musa kanununun, asıl dinsel otoriteyi ve öğretme sorumluluğunu harun’un soyundan gelen kâhinlere verdiği açıktır. (levililer 10:8-11; tesniye 24:8; ii. tarihler 26:16-20; malaki 2:7) bununla birlikte, yüzyıllar geçtikçe bazı kâhinler sadakatsiz oldular ve yozlaştılar. (i. samuel 2:12-17, 22-29; yeremya 5:31; malaki 2:8, 9) yunan egemenliği döneminde, birçok kâhin dinsel meselelerde uzlaştı. yahudilik içinde yeni bir grup oluşturan ve kâhinlere güvenmeyen ferisiler, mö ikinci yüzyılda, sıradan insanın da kendini bir kâhin kadar kutsal saymasına yol açan gelenekleri oluşturmaya başladılar. bu gelenekler birçoklarına çekici geldi, fakat bunların kanun’a eklenmesi kabul edilemezdi.—tesniye 4:2; 12:32 (yahudilere ait baskılarda 13:1)

    ferisiler, kâhinlerin yapmadığını düşündükleri işi yaparak yeni kanun bilginleri oldular. musa kanunu kendilerine yetki vermediğinden, kutsal yazıları gizemli imalarla ve sözde kendi görüşlerini destekleyen başka yollarla yorumlama yöntemleri geliştirdiler *. onlar, bu geleneklerin başlıca koruyucuları ve destekçileri olarak, israil’de yeni bir otoritenin zeminini hazırladılar. ms birinci yüzyılda ferisiler, yahudilikte baskın bir güç durumuna geldiler.

    ferisiler, kendi geleneklerinin daha çok yerleşmesini sağlamak amacıyla mevcut sözlü gelenekleri toplayıp kutsal yazılarla bağlantılarını araştırırken, bu faaliyetlerine daha fazla haklılık kazandırma gereğini gördüler. böylece geleneklerin kökeni konusunda yeni bir kavram doğdu. hahamlar şunu öğretmeye başladılar: “musa tora’yı sina’da aldı ve onu yeşu’ya devretti, yeşu ihtiyarlara, ihtiyarlar peygamberlere ve peygamberler de onu büyük meclisin adamlarına devrettiler.”—avot 1:1, mişna.

    hahamlar, ‘musa tora’yı aldı’ derken, sadece yazılı kanunları değil, kendi sözlü geleneklerinin tümünü de kastediyorlardı. onlar, insanların ortaya attığı ve geliştirdiği bu geleneklerin, musa’ya sina dağı’nda tanrı tarafından verildiğini iddia ettiler. ayrıca tanrı’nın boşlukları doldurmayı insanlara bırakmadığını, yazılı kanunun söylemediklerini sözlü olarak belirttiğini öğrettiler. onlara göre, musa bu sözlü kanunu kâhinlere değil, diğer önderlere nesilden nesle aktarmıştı. ferisiler kendilerinin, bu “kırılmaz” otorite zincirinin doğal mirasçıları olduğunu iddia ettiler.

    tanrı’dan gelen yetkisi yahudi dinsel liderler tarafından sorgulanan isa, mabedin yıkıma uğrayacağını önceden bildirdi. (matta 23:37–24:2) ms 70’te romalılar mabedi yıktıktan sonra, musa kanununun kurbanlar ve kâhinlik hizmetlerini içeren talepleri artık yerine getirilemiyordu. tanrı, isa’nın fidye kurbanlığına dayanarak yeni bir ahit oluşturmuştu. (luka 22:20) musa kanun ahdi sona ermişti.—ibraniler 8:7-13.

    ferisiler bu olayları, isa’nın mesih olduğunun kanıtı olarak görmek yerine, başka bir çözüm buldular. kâhinlerin yetkilerini zaten büyük ölçüde ele geçirmişlerdi. mabet de yıkıldığına göre, bir adım daha ileri gidebilirlerdi. yavne’deki haham akademisi, yeniden teşkilatlanmış yahudi yüksek mahkemesi sanhedrin’in merkezi oldu. yavne’de, yohanan ben zakkay ve ii. gamalyel’in önderliğinde, yahudilik tümüyle yeniden yapılandı. mabette kâhinlerin gözetiminde sunulan tapınmanın yerini, havrada hahamların yönettiği dinsel ayinler aldı. kurbanların yerini, özellikle kefaret gününde yapılan dualar aldı. ferisiler, sina dağı’nda musa’ya verilen sözlü kanunun bu durumu önceden gördüğünü ve bunun için hazırlıkta bulunduğunu ileri sürdüler.
    haham akademilerinin önemi giderek artmaya başladı. temel öğretim programları, yoğun tartışmaları, ezberlemeyi ve sözlü kanunun uygulamasını içeriyordu. önceleri sözlü kanunun temeli, midraş denen kutsal yazıları yorumlama yöntemiyle bağlantılıydı. şimdiyse, bir araya getirilmekte olan ve sayısı sürekli artan gelenekler öğretilmeye ve ayrı ayrı sınıflandırılmaya başlandı. sözlü kanunun her kuralı kısa, kolayca ezberlenebilen ibarelere dönüştürüldü ve sık sık da müzik eşliğinde söylendi."

    2.
    "13 yazıcılar ve ferisiler tanrı’nın kanununu öğrettiklerini iddia ediyordu, bu yüzden isa kendisini dinleyenleri şöyle teşvik etti: “size söyledikleri bütün şeyleri yapın, ve tutun; fakat onların işlerine göre yapmayın; çünkü söylerler, ve yapmazlar.” (matta 23:1-3) onların kötülüğünü çok etkili şekilde açığa vurdu. fakat isa bu kadarla yetinmedi. mabetteki son gününde, onların kötülüğünü açığa vuran noktaları birbiri ardına sıraladı.

    14 isa altı kez şöyle dedi: “vay başınıza, yazıcılar ve ferisiler, ikiyüzlüler!” ... onlar ondalığı ödemek konusuna büyük özen gösterirken, “şeriatin daha ağır işlerini, adaleti, merhameti, ve imanı” önemsemiyordu. aslında ‘bardağın ve çanağın dışını temizlerken, onların içi soygunculuk ve taşkınlıkla doluydu’, yani içlerindeki çürüklük ve bozukluk dıştan yansıttıkları dindarlık kisvesi altına gizlenmişti. üstelik, onlar peygamberler için türbeler yapmaya istekliydi ve kendi hayır işlerine dikkat çekmek için onları süslerlerdi, fakat “peygamberleri öldürenlerin oğulları” idiler.—matta 23:13-15, 23-31.

    15 muhaliflerinin ruhi değerlerden yoksun olmasını kınayan isa şöyle dedi: “kör kılavuzlar, vay başınıza!” onlar ahlaksal yönden kördü, çünkü mabedin bir tapınma yeri olarak taşıdığı ruhi değerden çok, oradaki altınlara dikkat ediyorlardı. devamen isa onları şiddetle kınayan en güçlü sözleri söyleyerek şöyle dedi: “siz, ey yılanlar, siz, ey engerekler nesli! cehennem* hükmünden nasıl kaçacaksınız?” (matta 23:16-22, 33) "

    kutsal yazıları araştırmak ve başvuru yayınları isimli neşriyattaki makalelerden iki alıntıdır.
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap