• bir müzik eseri ne derece yapısallık taşır bilmiyorum ama, bazen müziği dinledikçe bir yapının taşıyıcı sisteminden dekoratif elemanlarına değin birçok niteliğini gözlerimle görüyormuş gibi oluyorum. yüksek kubbeli devasa yapılar, şirin, küçük evler, hamaklar, salıncaklar, asma köprüler, gecekondular ve gökdelenler ses dünyasında gösteriyorlar kendilerini.

    bazı klasik müzik eserleri taştan yapılı örneğin. büyük mesafeleri örtmek için kemerler, kubbeler kullanıyor besteci. taşları elleriyle tek tek üst üste koyuyor. kimi zaman dönel merdivenle üst kattan baktırıyor kendine, kimi zaman da dar koridorlardan koşarak kubbealtına açılıyor. türk sanat müziği eserlerinin bazılarında ise tek katlı ama geniş alana yayılı evlerin odalarının içinde geziniyorum. kararmış ahşap strüktürün pürüzsüzlüğünü hissediyor, döşemeler gıcırdamasın diye sakince yürüyorum. oradan çıkıp dream theater alışveriş merkezine uğruyorum. baştan aşağı çelik ve cam... kıvamında bir asimetri, yüksek dayanımlı malzemelerle geçilmiş geniş açıklıklar, hızlı asansörler ve yürüyen merdivenler, oyun alanları, sinemalar; ve hatta iki kule arasındaki köprüler... oradan çıkınca pink floyd organize sanayii, pink floyd orman kulübesi, pink floyd uzay gemisi.

    boşa konuşuyorum; goethe'nin tek cümlesi yeter ifade etmeye: "mimari, donmuş müziktir."
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap