755 entry daha
  • şimdilerde “denizi olan anadolu kasabası” yakıştırması yapılan memleketimin zamanında bünyesinde filarmoni orkestrası bile bulunuyor olması çok da ilginç değil mi?

    çayınızı kahvenizi hazırlayın, tekirdağ tarihine zamanında burada yaşamış olan rum nüfusun kaynakları üzerinden bakalım (kaynağımız bu olduğu için mecburen bu pencereden bakıyoruz)

    > "20. yüzyılın başında tekirdağ özellikle eğitim alanında trakya’daki en önemli eğitim merkezi olma fırsatını eline geçirmişti. 1913 yılında dönemin ereğli metropoliti’nin teşvikiyle georgiadis kardeşler eğitim birimleri inşa edip, diğer yandan da bunların düzenli çalışması için de önemli miktarlarda da gelir temin etmişlerdi. bundan dolayı 1910 sonrası için tekirdağ’da eksiksiz bir eğitim sisteminin varlığından söz edilebileceği belirtilmiştir. ayrıca yöre gençleri de aldıkları eğitim sonrasında, istanbul’daki üst seviye kurumlara geçiş yapabilmekteydiler. bu da tekirdağ’ı cazibe merkezi haline getiriyordu.

    rum patrikhanesinin 1905 yılı resmi kayıtlarına göre civardaki köylerde bulunan okullar:

    *barbaros (panidos): 1882 de 120’den fazla öğrencisi olan bir okul, on yıl sonra ise 30 öğrencisi olan bir anaokulu faaliyetlerine başlamış

    *kumbağ: 1882’de 160 öğrencisi olan bir ilkokul, 1905 yılında öğrenci sayısı 120’ye gerilemiş ancak 40 öğrencisi olan bir kız okulu da faaliyete başlamış

    *köseilyas (neohori): 1882’de 76 öğrencisi olan bir ilkokul, ek olarak 1905’te 18 öğrencisi bulunan bir ortaokul

    *naip: 1882’de 65 öğrencisi olan bir ilkokul, on yıl sonra ek olarak 20 öğrencisi olan bir anaokulu

    *ışıklar (sholario): 1882’de 4 sınıflı bir ilkokul ayrıca 1880 de inşa edilen 80 öğrencisi bulunan kız okulu

    *çanakçı: 1882’de 30 öğrencisi olan ilkokul ve 1905’te sayısı 80’e varan öğrenci sayısıyla ortaokul

    erkek okulunda, yunan dili, temel bilgiler, yunan tarihi, coğrafya, din, aritmetik, türkçe, fransızca dersleri işlenirken kız okulunda ek olarak elişi dersi bulunmaktaydı. anaokulunda ise sadece temel bilgiler ve elişi dersi bulunmaktaydı.
    köy okullarının zamanla kent okuluna dönüşmesi sonucunda ise eğitim daha metodik şekilde uygulanmaya başlayarak, müzik jimnastik gibi dersler ile müfredat zenginleşmiştir.

    tekirdağda bulunan rum nüfusu, varlığının devamının okul ve kiliseye dayandırmıştı. kilise, cemaat ve cemiyetler eğitim için gerekli mali desteği sağlamaktaydılar.

    trakya bölgesinin ticaret ve transit noktası olmakla beraber, ayrıca okur-yazar ve bilim adamı oranı yüksek bir kültür şehri olmasından mütevellit bir çok cemiyet de tekirdağ'da kurulmuştu.

    1871 yılında kurulan ilk cemiyetlerden olan rodestos eğitimperver cemiyetinin kurucularının çoğunluğunu aydın kişiler değil, zengin tüccarlar oluşturmaktaydı. derneğin amaçları arasında; rum nüfusu eğitmek, kapsamlı bir kitaplık oluşturmak, yerel tarihi tanıtmak için müze kurmak, yeni okul kurmak ve mevcut okulların şartlarını iyileştirip öğretmen maaşlarını sağlamak bulunmaktaydı. ayrıca istanbul’daki eğitim kurumlarıyla temas içinde olup, yeni eğitim öğretim programları ilk önce tekirdağdaki okullarda uygulanmaktaydı.

    1874 yılında yapımına başlanan cemiyet binası 2 mart 1875 yılında açılmıştır. bir kısım görüşe göre bahse konu bina tekirdağ büyükşehir belediyesi tarafından geçtiğimiz günlerde restorasyonu yapılan sarı köşk’tür.

    rodestos eğitimperver cemiyeti’nin gelişmesi neticesinde 16 eylül 1897 tarihinde ise visanthi cemiyeti faaliyete geçmiştir. bu cemiyetin amacı ise orfevs adlı filarmoni orkestrasının kurulması, rumların eğitimi için konuşmalar, konferanslar ve konserlerin organizasyonu, tiyatro sahnelenmesi ile kitaplığın süreli yayınlarla zenginleştirilmesiydi. okuma salonu 1897 den 1919’a kadar hizmet vermiş olup 1914 dönemi savaş ortamı ve dönemin maddi şartlarından dolayı kapanmıştır. en görkemli zamanında atina’daki maraslion ve istanbul’daki zoğrafion kitaplığından gelen kitaplarla toplamda 1200 ciltlik envantere sahiptir.

    cemiyetin faaliyete geçmesiyle birlikte kentte redestos müzesi de kurulmuştu. cemiyet ayrıca fransa’dan arkeolog getirterek müzede sergilenen objelerin sınıflandırmasını sağlamıştı. atina arkeoloji cemiyetinin de katkıda bulunduğu çalışmalar neticesinde müze envanterinde antik, yunan, roma ve bizans dönemine ait toplam 621 sikke, yazılı mermer kabartmalar, mermer başlar, yazıtlar ile bakır, kurşun ve topraktan yapılmış objeler bulunmaktaydır.

    1914 yılında birinci dünya savaşının başlaması ile müze binasına el konularak müzedeki objeler tekirdağ’da bulunan rus konsolosluğuna nakledilmiş, ancak öncesinde 1913 yılında şehri işgal eden bulgarlar koleksiyonun önemli bir kısmını zaten alıp götürmüştü. günümüzde ise redestos koleksiyonunun arta kalan kısmı selanik arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.

    cemiyet ayrıca kendisine tabi olan bir filarmoni orkestrası da kurmuştu. avrupa geleneklerine uygun olarak, dans ve açık hava konserleri ile cemaatin eğlenmesi-sosyalleşmesi amacıyla kurulan orkestranın gerekli teçhizatı ve müzisyenleri eğitecek öğretmenlerini sağlamak yine cemiyetin görevleri arasındaydı."

    o günden geriye kalan müzisyenlerin günümüzde aydoğdu mahallesinde yaşamaya devam ettiğinden de kimsenin şüphesi yok sanırım*

    diğer yandan ne acıdır ki atalarımız cepheden cepheye koşup memleketi kurtarma davasında savaşırken rumlar keyifleri peşinde takılıyorlarmış...

    kaynak: lozan’a ek olarak imzalanan “mübadele anlaşması”nın 94. yılı münasebetiyle 30 ocak – 1 şubat 2017 tarihlerinde tekirdağ büyükşehir belediyesi tarafından düzenlenmiş olan mübadele sempozyumunda, halihazırda yunanistanda bulunan küçük asya araştırmaları merkezinde müdür yardımcısı olarak görev yapan stavros anestidis’in yapmış olduğu sunumdan derlenmiştir.
74 entry daha
hesabın var mı? giriş yap