kemal kılıçdaroğlu

• açıkcası, ben kendisinin istanbul belediye başkanlığı için pek bir şansı olduğunu düşünmüyordum. tâ ki, akp'nin kendisinin adaylığı ilan edildikten sonraki paniğini farkedene kadar.
  
  panik... panik... panik...
  
  - "suçluların telaşı içindesiniz!"
  
  panik... panik... panik...
  
  adam öyle düzgün ki, kendisine karşı kullanacak argüman bulamıyorlar. öyle bir panik halindeler ki, bugünkülerin yanında pek naif kalan, öne sürebilecekleri tek yolsuzluk olayından medet umup, chp'li bile olmayan, yakalanmış, cezasını çekmiş ergun göknel'i ısıtmaya çalışıyorlar.
  
  ergun göknel, çaylağın tekiydi, yol-yöntem bilmiyordu. öyle kabak gibi, kör kör gözüm parmağına bir firmaya avantaj sağlanır mı? ihale açacaksın, iki paravan şirket teklif verecek. biri yüksek, diğeri ondan da yüksek. başka katılmaya çalışan olursa, ona haddini bildireceksin, terbiyesizlik etmeyip, çekilecek. daha yüksek olan kaybedecek, yüksek olan kazanacak. al sana fıstık gibi ihale, ananın ak sütü gibi helal avanta.
  
  ergun göknel, çaylağın tekiydi, yol-yöntem bilmiyordu. öyle kör kör gözüm parmağına avanta yenir mi? aldığın paranın üç-beş kuruşunu feda edeceksin, aynı daireden emekli bir müdürle anlaşacaksın, pazarlığı o yapıp, işi o bağlayıp, parayı o alacak, kendi hakkını kesip, gerisini sana verecek.
  
  ergun göknel, çaylağın tekiydi, yol-yöntem bilmiyordu. öyle kör kör gözüm parmağına avanta yenir mi? anan-baban, kardeşin, oğlun-kızın, köylün, kimin-kimsen yok mu? arasıra alınan klorla değirmen döner mi? eş-dost, hısım akrabadan düzenli alınacak, bir haftada solup gidip, mütemadiyen yenilenecek çiçek falan dururken, zehirli klor maddesiyle uğraşılır mı?
  
  ergun göknel, çaylağın tekiydi, yol-yöntem bilmiyordu. öyle kabak gibi, kör kör gözüm parmağına bir firmaya avantaj sağlanır mı? ıncık-cıncık işlerle uğraşmanın alemi var mı? istanbul'un taşı toprağı altın, sağı-solu orman. kafayı çalıştır, biraz şaşı bak, bırak adam üç-beş tane ağaç kesip, ev diksin. ev de dikmesin, site diksin. siteyi siktir et, bırak şehir kursun. ne kadar ekmek, o kadar köfte. büyük işin avantası da büyük olur.
  
  ergun göknel, çaylağın tekiydi, yol-yöntem bilmiyordu. öyle kabak gibi, kör kör gözüm parmağına bir firmaya avantaj sağlanır mı? boş durma, kafayı çalıştır, akbil'i icat et. bir defada büyük götüremezsen, ufak ufak götür, sürümden kazan.
  
  ergun göknel, çaylağın tekiydi, yol-yöntem bilmiyordu. öyle kabak gibi, kör kör gözüm parmağına bir firmaya avantaj sağlanır mı? boş durma, kafayı çalıştır, dağa taşa çin graniti döşe. kaldırımları genişlet, metrekareyi büyüt, metrekare metrekare kazan. yapılmışı boz, tekrar tekrar döşe, tekrar tekrar kazan.
  
  panik... panik... panik...
  
  panik... panik... panik...
  
  bu adamlar neden böyle paniğe kapıldı diye düşünürken, birden dank etti: kimin ne şansı olduğunu en iyi işin içinde olan bilir. adamın gerçekten şansı var ki, bunlar bu kadar paniğe kapıldılar.
  
  panik... panik... panik...
  
  panik... panik... panik...
  
  ha ha ha ha ha!