4 entry daha
  • otuz üç yıllık yaşamının caz bölümüne dizzy gillespie'nin yanında yetişerek başlamış, lee morgan indeed! ile on sekizine bile basmadan frontman olarak ilk albümünü çıkarmış, -ki 15 yılda 30 başarılı albüme imza atması üretkenliği ve yeteneğini gösteren bir ölçüt bence- art blakey and the jazz messengers'ta çeşitli caz standartlarının aranan trompetçisi olacak kadar iyi çalmıştır. bugün hala bilinen bir gerçek, lee morgan'ın caz standartları konusunda deha olduğu; bununla birlikte kendi bestelerinin de dahiyane nota dağılımı içerdiğidir. taru, here's lee morgan ya da -şu bilindik efsanevi albüm- the rumproller gibi sayısız başarılı, moda ikonu haline gelecek kadar farklı albümlere imza atmasının yanında hayatına mal olacak çapkınlığıyla da ön plandadır. öyle ki, konser çıkışı kuliste bir -başka- hatunla öpüşürken eşi tarafından görülüp oracıkta öldürülmesi sahne dostları tarafından bile "acı, üzücü ve doğal" karşılanmış, "lee morgan gibi ölmek" deyimi village vanguard'dan birdland'e çeşitli blue note ortamlarında konuşulur olmuştur.
    (edit: halbuki aldatsa da cazcılar öldürülmemelidir. malum, o bir cazcı. aldatabilir. isterse gözünün önünde de aldatabilir. mavi notalara hakim bir adamın buna sonsuz hakkı var bana kalırsa. zaten kendisini vuran sevgilisi bana kalırsa her gün işkencelere maruz bırakılmalıdır. otuz beşinde gitti adam yahu!)

    yine de, her koşulda i remember clifford'daki hüznü başka hiçbir trompetçi bu denli derin yansıtamaz.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap