8 entry daha
  • lord kinross'un atatürk kitabından:
    ...
    ufukta görünen yunan saldırısı öncesi itilaf devletleri bir barış toplantısı yaptılar. yükse konsey, 1921 şubatında türk ve yunan hükümetlerini, londra'da lloyd george'un başkanlığında toplanacak bir konferansa çağırdı. burada doğu sorunu -daha doğrusu sevr antlaşması- tekrar gözden geçirilecekti. konsey, ankara hükümeti temsilcilerinin de konferansa katılmalarını şart koştu. bu öneri, sadrazam tevfik paşa tarafından, dokuz aydan sonra ilk kez bu konuşma için yeniden açılan ankara-istanbul telgraf hattıyla, mustafa kemal'e bildirildi.

    mustafa kemal, hükümetinin fiilen tanınması demek olan bu çağrıdan derhal yararlanacaktı tabii. ilerideki stratejik durumunu güçlendirmek amacıyla, bir taktik kullandı. çağrının, kendi şahsını değil, "yegâne meşru ve müstakil hâkim kuvvet" olan ve yakın zamanlarda anayasaya uygun bir şekil kazanmış bulunan türkiye büyük millet meclisi'ni ilgilendirdiği cevabını verdi. bundan dolayı hükümet, yalnız itilaf devletleri tarafından değil, padişah tarafından da resmen tanınmalıydı. tevfik paşa bunun bir anayasa işi, dolayısıyla ülkenin bir içişleri sorunu olduğunu, onun için itilaf devletleri'yle varılacak bir anlaşmadan sonraya bırakılması gerektiğini ileri sürdü. işin bu döneminde bu nokta üzerinde takılıp kalmak, türkiye'nin konferans'ta hiç temsil edilememesi sonucu doğurabilirdi.

    mustafa kemal padişaha karşı durumunu böylece belirttikten sonra, tevfik paşa'ya verilecek cevabı kararlaştırmak için meclis'i topladı. bu cevapta, uzun bir başlangıçtan sonra istanbul hükümeti, "bütün memlekette hiçbir hak ve salahiyet temsil etmeyen düşük bir kuvvet" olarak nitelendirildi. meclis istanbul'da kurulacak herhangi bir heyete katılmayacağının bildimişti. bunun yerine, kendi içinden seçeceği ve türk milletinin tek temsilcisi olacak bir heyeti, tevfik paşa'nın heyetinden ayrı olarak, londra'ya gönderecekti. heyete, rusya dönüşünden sonra tekrar görevine başlamış olan hariciye vekili bekir sami bey başkanlık edecekti. türkiye büyük millet meclisi heyeti, istanbul'dan değil, antalya ve roma'dan geçerek londra'ya gitti ve roma'da konferans'taki italyan baş delegesi olan dışişleri bakanı kont sforza tarafından karşılandı.

    her iki heyet de savoy otel'de kalıyorlardı. yalnız katları ayrıydı. başlarda birbirlerine açıkça uzak durdular. the times gazetesine göre, bekir sami bey, tevfik paşa ile pek görüşmek istemiyordu. karşısında bir "haydutlar hükümeti" temsilcisi bekleyen gazete muhabiri, hayal kırıklığına uğramıştı. "bekir sami bey'in elbiseleri, bont street'te yapılmış gibiydi. sırtındaki bonjur ve çizgili pantolonla gayet şık duruyordu. kafasında fes bile yoktu." rahatsız görünen ve dizlerinin üstünde bir örtüyle oturan tevfik paşa, bütün anlaşmazlıkları bir çırpıda çözerek, ankara hükümeti'ni türk milletinin yasal temsilcileri olarak tanıttı. böylece sözcülük görevini yüklenen bekir sami bey, bütün konferans boyunca türk görüşünü tek başına savundu. yalnız, asıl istediğinin ne olduğunu açıkça anlatamadığı için lloyd george'u sinirlendirmekten de geri kalmadı."
    ...
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap