7129 entry daha
  • çoğu insan gibi benim için de fırından gelen somun ekmek kokusu bunlardan biridir ama geçenlerde trajik bir şekilde bana intiharı düşündüren de yine somun ekmek kokusu oldu.

    şöyle ki;

    2 hafta önce tip 2 diyabet teşhisi kondu, insülin müdahelesini gerektirir boyuttaymış, açlık şekeri 328, h1ac mi ne 14.2. ilaç başlandı ve bu hafta insülin iğnesine geçilip geçilmeyeceğine karar verilecek.
    teşhis konduktan sonra, insülin iğnesine geçmemek için şekerli şeyleri ve karbonhidratları ki en önemlisi ekmeği birden hayatımdan çıkardım. yemek yemeyi de haliyle azaltmış oldum, çünkü ne yiyeceğimi de bilmiyorum, diyabet eğitimi iki hafta sonra verilecek dendi. ne yesem rahatsız ediyor.
    meğer şekeri/karbonhidratı vs çok azaltınca da vücut acayip tepkiler veriyormuş. geçmeyen kramplar, ağrılar, uyuşmalar, kaygı, nefes darlığı, bulanık görme vs her gece kabus, uykular haram, kötüydüm zaten daha kötüleştim teşhisten sonra.

    bu konuyu açalım;

    diyabet hastalığında kandaki şeker dengeli tutulmazsa, yani uzun süre yüksek seyrederse vücuttaki her şeyi, tüm organları ve damarları tahrip ediyormuş. bu büyük bir sorun, ama kandaki şekerin çok az olması da baya sorunmuş. çünkü diyabetteki olay, hücrelerinizin kandaki şekeri alamayıp, şekerin kanda dolaşıp durmasıymış. şeker içinde şekersiz kalmak yani. benim gibi teşhis sonrası marjinal bir dönüşüme girip kandaki şekeri de çok düşürünce de hücreler/organlar iyice şekersiz kalıyormuş sanırım ve bu da adamın azına yine tükürüyormuş. bunu henüz öğrendim diyebilirim.

    bu şekeri ve karbonhidratı kestiğim, her günün farklı bir işkence yaşattığı günlerden birisinde otobüsle eve gelirken yine daraldım ve inip yürümeye başladım ve bir fırının önüne geldim. o eskiden yaşam sevincimi artıran taze somun kokusu buram buram geliyor. o an "ulan her günüm işkenceye döndü zaten ve ben şu somunu bile bundan sonra yiyemeyeceğim, sikeyim o zaman böyle hayatı" dedim. ben buna son veririm arkadaş diye de karar aldım o an resmen. gerçekten bunu düşündüm çünkü zaten ileriye dönüp cebimdeki bir plan bu. kendim sonlandırmak istiyorum hayatımı aklımdaki yaşlara yaklaşınca duruma göre. biraz erkene almış olacağım diye düşündüm. ama bu arada annem de başka şehirde hastanede yatıyor durumda. bu yüzden biraz daha sabret dedim, şu an onlara uzak şehirde bir cenaze bırakmak tam bir şerefsizlik olur.
    hem daha bilgisayardaki pornoları temizleme işleri var, yok parasına satılma ihtimali olan saatleri ederinde satma işi var, banka kredileri, birikimlerin bir araya toplanması vs biraz zaman lazım yani.
    hemen 7-8 ay önce bıraktığım sigaraya da geri döndüm, damarlar ve ciğerler artık lazım değil. insanlara bu 2-3 gün içinde kaç kez hayır diyebildiğimi de saymadım.
    tabi insülin iğnesine geçme kaygısı da bitince, normal yediğim şeylere de döndüm(tatlı hariç ki zaten pek yemezdim), ekmeği de tekrar soframa aldım(ama bu kez tam buğday denenlerden). tabi cılkını da çıkarmadan, çünkü ne yesem rahatsız ediyordu gibi ilk başlarda. abartmadan ekmek(tam buğday denenlerden) vs her şeyden yedim, ilaçları kullanmaya devam ettim ve iki gün içinde bütün işkencelerin benim cehaletimden kaynaklandığını görmüş oldum. başta dediğim gibi şekeri/karbonhidratı tümüyle kesmek de tüm o işkencelere bir nevi sebepmiş. son 3-4 gündür çok daha iyi hissediyorum, çünkü muhtemelen şekerim dengeli gidiyor, ne çok yüksek, ne çok düşük.

    velhasıl nihai plan için epey zaman kazanmış oldum hatta aklımda olan yaşı bile bekleyebilirim belki gidişata göre.

    hayatı benden alma konusunda epey çabaladığı aşikar olan ekmek, son darbesini o fırının önünden geçerken vurmuştu ama bir şekilde yaptığım planı da tekrar bozduran yine ekmek oldu gibi şuan için.
    "bu da böyle bir anımdır" demiyorum, bu şuan içinde bulunduğum durum diyeyim.
678 entry daha
hesabın var mı? giriş yap