9 entry daha
  • (bkz: gomidas vartabed)’in yaşam öyküsünün, bir zaman yolculuğu ile oldukça etkileyici şekilde aktarıldığı tek kişilik, tek perdelik oyun.

    etkilendim, çünkü fehmi karaarslan, gomidas’ı oynamıyor, yaşıyor.
    gomidas’ın duyguları, gerçekliği, isimler vererek ‘zamanı yavaşlattığı’ ağaçları, ezgileri ve çocukluğundan itibaren tekrar eden döngüleri, onun dinamik performansında bir kez daha somutlaşıyor. büyük bir oyunculuk ve bir o kadar güçlü bir ses… oyunu izlerken -entry sonunda paylaştığım- o türkünün tamamını keşke ayrıca söyleyip kaydetse diye düşünmeden edemiyorum.

    metin oldukça güçlü, bazı cümleler gece boyu tavanda asılı kalıyor ve benimle eve geliyor (“ölüm kalanları büyütür ki dünya yaşanılası bir yer olsun”). bunlar dışında oyunu izlemek için oturduğumuz surp vortvots vorodman kilisesi’nin koltukları arasında bir zamanlar gomidas’ın da dolaştığını bilmek, ortamın akustiği ve atmosferi dışında, ayrıca etkileyici bir detay olarak kalıyor.

    sabah uyandığımda dün gecenin hissettirdikleri hala taze. belki oyunu izlediğim şu günlerde benim de (pier’in koyununu görmüşçesine) kendi zaman makinemi kurcalamam, biraz daha içe çekilmem ve kişisel döngülerimi fark etmem bunda etkili. öyküsü çok başka olsa da, gomidas’ın hislerini anlamakta zorlanmıyorum; kendi deyimiyle ‘ölümle yaşamı bir araya getiren’ şarkılarla iyileşmenin yolunu tutmasına duygulanıyorum ve sonrasında mırıldandığı şu ezgiyi bulmak eve gelince ilk işim oluyor:
    “bir gelsinler şu bülbüller
    gül dalında bir yatsınlar.”

    o gül dalının ismidir artık: soğomon.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap