4 entry daha
  • kendi tahmini türkçe çevirimle nacizane :

    from sprinkler splashes to fireplace ashes
    fışkiyeyi en coşkulu anlar olarak yorumluyorum, şömine külleri de yanıp giden közlenmiş en ağır acılar.

    ı gave my blood, sweat, and tears for this
    varımı yoğumu buna adadım, kan ter gözyaşı döktüm diyor.

    ı hosted parties and starved my body
    daha önceki kısımlarda partilerde hep güzel bedenlere bakıp kendisiyle karşılaştırdığını söylüyordu, artık partilere kendisi ev sahipliği yaparken anoreksiya eline düşüp zayıfladıkça zayıflıyor.

    like ı'd be saved by a perfect kiss
    onu her haliyle beğenen ve sevecek biri olsa belki bu beden algı bozukluğu düzelirdi diye düşünüyor.

    the jokes weren't funny, ı took the money
    röportajlarda, talk şovlarda onu komik duruma düşürenlere laf söylüyor; dalga geçtiğiniz espriler komik değildi ama ben parama bakarım, karşılığında para kazandım gibi.

    my friends from home don't know what to say
    yakın arkadaşları onun geçirdiği değişimlere ne diyeceklerini bilememişler

    ı looked around in a blood-soaked gown
    bu çeviriyi yapma sebebim, bu satır. stephen king'in carrie sahnesi göndermesi var burada. domuz kanını tepemden döktüler, elbisem kan içinde kaldı (romanı bilen sonra carrie'nin neler yaptığını iyi bilir = reputation dönemi)

    and ı saw something they can't take away
    yine de en dibe vurduğu anda bile içinde bir yerde değişmeyen o saf country girl'ü bulmuş ve ona tutunmuş

    'cause there were pages turned with the bridges burned
    yeni sayfalar açtık, yeni başlangıçlar yaptık (arada şarkı yazmasına da gönderme var) köprüleri yıkma hem dostluk bitirme hem de şarkılardaki bridge kısmına gönderme.

    everything you lose is a step you take
    bu yolda yürürken her kayıp, yükselişine yarıyor diyor. ilerledikçe kayıpların olacak ama ilerlemek istiyorsan bunu kabullenmek isin.

    so make the friendship bracelets, take the moment and taste it
    öyleyse arkadaşlıkların bitse de aynı saflıkla arkadaşlıklar kurmaya devam et (arkadaşlık bilekliği naifliğe gönderme) insanlara güvenini kaybetmeden bağ kurmaya devam et, hayatı yaşa, anın tadını çıkar

    you've got no reason to be afraid
    ne de olsa acılarına rağmen bak hala hayattasın, buradasın, korkacak neyin kaldı ki?

    you're on your own, kid
    yalnızsın, tek başınasın bu hayatta kızım.

    yeah, you can face this
    evet, sen altından kalkarsın her şeyin.

    you're on your own, kid
    you always have been
    yalnızdın hep. (kendi başına yaptın her şeyi)
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap