4 entry daha
  • "modernist romancılar romanlarının merkezini ve bütünlüğünü bir sis perdesi arkasına gizlemişlerdir. bu metinlerde okuyucu bütünlüğe ancak rastlantısal görünümlü parçaların kendi aralarında tutturdukları bir fısıltıyla, bir tür ilişkiyle, demin sözünü ettiğim karmaşık örgüler ağının niteliği hakkında düşünerek varabilir. dünyanın bütünlüğü ve anlamı ve bu anlamın bilinci modernist romanın içinde değildir. ulysses'i okuruz ya da şato'yu okuruz, ama dünyanın ne olduğunu, nasıl bir yer olduğunu bu kitaplar bize doğrudan söylemezler. biz kitabı kaparız, sonra sezgiyle bu bilgiye varmaya çalışırız. modernist metinlerin tepki duyduğu romanda ise, sözgelimi zola bize aslında çok da fazla arkaya gizlenmeden kulağımıza babaca bir şefkatle, gerçeğin ne olduğunu hafif hafif gösterir. bizim çok fazla sezmemize, düşünmemize gerek yoktur. zola’nın metni bir babanın elimizden tutarak bize “bak şu binaya ve düşün,” demesine benzer. o binanın anlamını belki apaçık söylemez, ama sezdirir. joyce’un metni ise bizi, o binanın duvarına çarptırır. metin uzaktan gülümseyerek bakar ve karşısında yapayalnız kalırız."

    (orhan pamuk, "tanpınar ve türk modernizmi"nden)
    (defter, 23. sayı, bahar 1995)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap