5 entry daha
  • divan şiiri için lirik sıfatını kullanmak hiç de doğru olmaz. evinin minderine bağdaş kurmuş, "ah eylediğim serv'i hiramanın içindir - kan ağladım gonce-i handanın içindir" diye yazan fuzuli'yi aşık sanmak yanlıştır.

    gel gel beru ki savm ü salatın kazası var
    sensiz geçen zaman-ı hayatın kazası yok

    diyen nesimi'nin, bu çok güzel beyti bir mazmun uğruna yarattığı besbellidir. bu bir yana, dahası, divan şairlerinin toplumsal, ahlaki inançları, dünya görüşleri üstüne bir inceleme yazmak neredeyse olanaksızdır. o kerte silmişlerdir kendilerini. bizde, şiirin içinde beliren şair tipi, tanzimat'tan sonra ortaya çıkar... ve sürer gider. abdulhak hamit'in eşi ölmüştür, tevfik fikret bir insanlık aşığıdır, mehmet akif ersoy bir dincidir. gerçi bu bilgilerin neye yaradığı da pek anlaşılmaz ama ortaya kendisini anlatan şairler çıkmıştır artık. günümüze doğru gelirken, bakarsınız, başka türlü kişiliklerin çizgileri belirir: yaşam sevgisi, avarelik, bütün insanları sevmek, yoksulluğu yüceltmek, paraya boş vermek gibi. ama bu çizgiler, tek tek şairlerin kişiliklerine bağlı özellikler değil, bir dönemin beğenileri olarak ortaya çıkar. böyle de olsa, şair bunlarla kendini bir etmekte, kendini anlatmaktadır. başka bir deyişle, artık şairin bol bol kendisi vardır şiirlerinde. bu yüzden de, bir şiirini beğenmemek, artık şairi, şairin kişiliğini, o kişiliği yapan değerleri beğenmemek anlamına gelir ki, bundan da kavga çıkar en azından.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap