9 entry daha
  • dramatik bir fikir her zaman kendi başkalığını içinde barındıran şeydir. çünkü fikir, başkalığın içkin düzenidir.

    yani dramatik bakışa karşılık gelen uygun "bakma" tarzları vardır denilebilir. zira her bakış kendi nesnesiyle kurduğu ilişkinin temsilidir aynı zamanda. böyle olmayaydı sarsıcı niteliği de olmazdı. rahatsız ediciliği, bizi, modern kayıtlarımızdan koparıp insaniliğimize geri döndürmesinden ileri geliyor olabilir.

    tek başına ağlamak mı, tek başına gülmek mi? gülmek hep başkasına yöneliktir. kendi halime de gülebilirim ama yine de ötekileştiğim esnada gerçekleşir bu. ötekileştiğim anda geride bıraktığım kendime dramatik bir bakıştır bu. velhasıl yalnız gülmek dendikte söz konusu olan "başkası" yoktur. ağlamaya nazaran daha iç burkan bir şeydir.

    ikiliklerle düşündüğümüz için yalnızlığı, ya öznel ya nesnel biçimde tasarlarız. öznel yalnızlık için kişinin subjektif değerine, nesnel yalnızlık için objektif durumuna yönelik algı geliştiriyoruz.. bu açıdan yalnızlık ya bir durum ya da bir değerdir. durumun ve değerin yanına birde varlık koşulunu ekleyebilirsek; insanın zorunlu biricikliğini ekleyebilirsek, ilk ikisinin, sonuncusuna nazaran daha az sorun içerdiğini düşünebiliriz. biricik insanın tek ve mutlak sınırı "koşulunun zorunluluğudur". bu anlamda sonsuz bir niceliğin/çokluğun dahi karşısında artıp azalmaz; biricikliğini korur; kendi kendinin etkisidir. varoluş sıkıntısının kaynağını şahsen burada görüyorum ben.

    insan öncelikle kendine karşı sorumludur. sorumluluğun olduğu yerde suç ve ceza; doğallıkla korku ve titreme vardır. biricik ve aşkınsal varlık, dünyaya dair bir yanıt üretemediğinde sorumluluğunun altında ezilir. bu baskıyı kırmanın bir yolu olarak yalnızlığın öznel ya da nesnel tarzlarına yönelir. çünkü bunların tedavisi vardır; başkasını sever ya da nefret ederim, başkasıyla bir biçimde temas kurarım; mutlu olur, hayal kırıklığı yaşarım. nitekim başkasını da içeren bir edimde bulunurum. dramatik olan şey budur.
hesabın var mı? giriş yap