yani
-
osmanlıca'da, yazılı cümle kurgusuyla noktalama da yoktu... ne
yazacaksan, "olduğundan, bittiğinden, gittiğinden..." diye; noktasız,
virgülsüz, kesintisiz, tek bir cümle halinde yazardın.
hele "yani" demek fevkalade ayıptı. karşındaki dangalak yerine koymak
demekti.
öyle ki, ii. meşrutiyet döneminde gençlerle alay eden bir fıkra olarak, güney
kıyılarındaki bir kaymakamın, batan bir gemi hakkında istanbul'a çektiği
"yani"li bir telgraf anlatılırdı.
fıkraya göre genç kaymakamın babıali'ye çektiği telgraf şöyleydi:
"bahr-i sefid'de, yani akdeniz'de; bir sefine, yani bir gemi; gark oldu, yani
battı."
dahiliye nazırı da, kendisine telgrafla hemen şu yanıtı göndermişti:
"azledildiniz, yani siktiredildiniz."
(çetin altan dan alıntı)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap