7 entry daha
  • tarif edilen ayrılma ve sonrasında olacaklar kapitalizmin felsefesinin emrettiklerinden farklı değil. zaten başlığı açanın şirket hissedar benzetmesinin buradan çıktığını düşünüyorum.

    kastettiğim kapitalist felsefenin tarifi için sinema tarihinde güzel bir örnek aklıma geldi. 1961 yapımı judgment at nuremberg diye bir film vardır. filmde nazi savaş suçlusu alman yargıçların amerika tarafından yargılanmasını izleriz. film adı dahil adaletin tecelli etmesi üzerine olsa da, 2.dünya savaşından bugüne tarihsel perspektifi de işin içine katınca adaletin olmadığı bir dünyanın tarifidir kanımca. zaten film 1961'de savaştan çok sonra çekildiği için bizim durduğumuz yerle savaş arasındaki bir zamanın ürünüdür ve film finalinde 1949 ile 1961 periyodunun hesaplaşması yapılır. 1949 nuremberg duruşmalarının ömür boyu mahkumiyet kararı verdiği hiç bir suçlu 1961'de hapiste değildir notunu düşer yönetmen. hepsi salıverilmiştir. araya sokuşturulmuş bir karakter daha vardır filmde. genç rolfe. mantığıyla hareket eden günümüz insanı rolfe yaşlı yargıca ömür boyu hapse mahkum ettiği nazilerin beş sene içerisinde serbest bırakılacağını söyler. yargıç genç rolfe bunun yaşadığımız zamanlar içinde(hemen 2.dünya savaşı sonrası) mümkün olabileceğini ama sonuçta doğru olmadığını söyler.

    aynı şekilde amerika 2. dünya savaşı sonunda yenilen japonyanın imparatorluk ailesini yargılamaz. bir bakıma şinto dininin yayılmasıyla görevli japon imparatorluk ailesinin japonlar için tanrı hükümdar olduğunu da belirtmek gerekir. her iki örnekte amerika savaştığı ülkenin halkı tarafından saygıyla anılan insanları yargılamamakta fayda görür. burada kapitalizmin ile alakalı belirgin bir niyet yatıyor. savaşı kazandığının bilincinde olan amerika o ülkelerle olan geleceğini yokuşa sürmemek için savaştığı ülkenin sivillerini karşısına almıyor ve ne japon imparatorluk ailesini ne de alman yargıcı ortadan kaldırmıyor. bahsettiğim her iki örnekte amerikanın seçiminde belirleyici etken siyasi ya da ekonomik fayda sağlamaktır.

    türkiye devleti bu felsefe ile hareket etseydi güney doğuyla ilgili siyasetinde fayda sağlamayan ulus devlet ideolojisini terkederdi. abdullah öcalanı hapisten salar, kürdistan seçimlerinde işine gelen adayı desteklerdi. türk malı silahları dahil mallarını kürdistana satar, bölgenin zenginliğini ticaret yoluyla sömürürdü.

    yaşadığımız zamanda ve yakın gelecekte böyle bir türkiye devletinin oluşabileceği ihtimalini görmüyorum. sonuçta ekonomik genişlemenin bir ahlakı olmadığını kabul edecek bir türkiye devletine kadar özerk yönetim, toprak verme ve kürdistan fikirleri tabu olmaktan öteye geçemeyecek.
94 entry daha
hesabın var mı? giriş yap