9 entry daha
  • erkin koray'ın aynı isimli kitabından naklen:

    adamın biri vasiyet etmiş:

    "ben ölünce", demiş, "mezarımın üzerine gonca güller dikin. onları, açıp da olgun birer gül haline gelinceye kadar başından hiç ayrılmadan sulayın. sonra çekilin ve kendi hallerine, doğa'nın kucağına bırakın".

    sevenleri adamın bu vasiyetini tutmuşlar. öldükten sonra mezarının üzerine her renkten gonca gül dikmişler. ve bu gülleri de, gece gündüz başında sırayla nöbet tutarak sulamışlar.

    sonra vasiyetine uyarak, güller tamamen açıp olgunlaşınca sulamayı kesip, kendisine son bir "allahaısmarladık" deyip mezarının başından ayrılmışlar.

    gün geçmiş, mevsim gelmiş, yağmur yağmış, dökülen gül yaprakları sularla birlikte mezarın topraklarına karışmışlar. öyle ki, bu sular, güllerin yaprak ve köklerindeki bütün özleri derinlere taşımışlar, taa adamın vücudunu sarıp içine karışıncaya kadar.

    sonra, ilkbahar gelmiş.

    güller yavaş yavaş köklerinden doğru canlanmaya, dallarının uçlarına doğru filizlerini çıkarmaya başlamışlar. ama bir farkla: bu sefer, adamın canıyla, kanıyla karışık olarak…

    çok canlı ve güzel olmuşlar bu güller…

    sonra üzerlerine arılar konmuş. arılar bal yapmış, bu balı da çarşıda hamile bir turist kadın almış, yemiş.

    ülkesine dönünce bir erkek çocuk doğurmuş.

    bu çocuk büyümüş, bu dünyayı yaşayacağı kadar yaşamış. ve bir gün vakt-i zaman gelince, şöyle vasiyet etmiş:

    "ben ölünce", demiş, "mezarımın üzerine gonca güller dikin…"

    (bkz: #9321458)
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap