5 entry daha
  • stephen kinge duyduğum saygıyı artıran dehşetengiz bir roman. insanlardan korkmanın, sokaklarda yürümekten korkmanın kısaca korkmanın romanı. korkuların içinde yaşamaya çalışma ve diğer insanların gözünde normal olma çabasının romanı.

    bu kadar güzel anlatılır rose danielsın çaresizliği. 14 yıllık evliliğinin onu yatırdığı uykudan bir damla kanla uyanması da. veya gündelik hayatta roseun aldığı tablo gibi bizi çağıran, nefesimizi tutturan objeler de.

    stephen kingin anlatımının güzelliği işte bu duyguları anlatırken benzetmeleri nasıl kullanırım sorusunun cevabından geliyor.

    çoğu zaman bir fikir aklımıza gelir. önemsemeyip gündelik yaşamımıza devam ederiz. bunu stephen king anlatırsa:

    "bu düşünce aniden zihninde belirip kayboldu. mağaradaki bir yarasanın kanat sesi kadar hafif bir şeydi"

    roseun eski hayatına duyduğu öfke de kaçışı da aşkı keşfetmesi de çok etkileyici. bu yüzden insanı içine çektiği dünyadan kurtulmak zor.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap