8 entry daha
  • badiou, deleuze’u eleştirirken şöyle bir soru sorar: virtüellik ve aktüellik aynı nesnede ise, yani ayrılmaz ise, bunu bir’i iki’ye dönüştürmeden, yani aşkın olana başvurmadan nasıl düşünebiliriz? ve bu soruda nesnenin ya da olan’ın olma ya da varlık ile ilişkisi sorun edilmiştir aslında. şayet virtüellik ve aktüellik ayırtedilemez ise, yani bir nesnede hem aktüellik hem de virtüellik beraberce varsa, ya aktüelliği “epifenomen” veya “virtüelliğin üstünü örten belli belirsiz bir “imaj” olarak düşünür ve böylece aktüelliği gücünü siler aşkınlığa düşeriz ya da artık virtüeli bir temel olmaklığından azlederek onu aktüel cinsinden düşünürüz.” fakat bu eleştiri o kadar sağlam değildir todd may’e göre. may şöyle der: badiou burada virtüellik ile aktüellik arasındaki ilişkiyi fazla uzamsal düşünüyor. halbuki, burada deleuze’un bergson ve nietzsche’den devşirdiği geçmiş ile şimdi arasındaki ilişkiye bakmak gerekir. geçmiş ile şimdi arasındaki ilişki, may’e göre, bir “ifade” (expression) ilişkisidir. geçmiş kendini şimdide açarak ifade eder. bu ifade edişte geçmişle şimdinin birbirinden ayrılamaz derece içe içe geçmişliği vardır. şimdi hem geçmişten koşul olarak geçmişle ilişkisi ölçüsünde onunla ilişkide iken hem de uzamsal olarak ulaşılabilir olmasından dolayı ontolojik olarak ondan ayrıdır. yani, geçmiş ontolojik olarak şimdi ile beraberce tek bir zaman’da varolur. bu geçmişin bir aşkın olmadığı gösterir. ontolojik olarak bir’dirler, yani tek bir zaman vardır; hem de ontolojik olarak ayrıdırlar, yani şimdinin derece farkı olmasından dolayı geçmişin tür farklarlarından ontolojik olarak farklı olması. buradan şu sonuca varılır: sanıldığının aksine deleuze saf çokluğun düşünürü değildir ki şayet buradan herhangi bir bütünselliğin (bir’in) olmadığı bir durumu anlıyorsak. böylece, may, badiou’nun deleuze’un bergson okumasındaki zamanı işin içine katışına, yani virtüel ile aktüel arasında ilişkide zaman unsuruna çok dikkat etmediğini ve böylece eleştirisinin zayıf olduğu sonucana varır ve amacının badiou’nun ontolojisi (yani virtüel olan ile aktüel olanı birbirine indirgemeden düşünebilmek için bir’i bırakmalı ve temeli boşluk (void) olan sadece çokluğu düşünmeliyiz) ile deleuze ontolojisi arasında bir tercih meselesinden ziyade (ki bu çok daha kapsamlı bir ele almayı gerektirir) deleuze’un düşüncesindeki tutarlılığa vurgu yapmak olduğunu söyleyerek bitirir.

    burada son olarak söylenmesi gereken şu vardır. geçmiş ve şimdi arasındaki ilişki bütün felsefeyi kateden bir tema olarak çıkar karşımıza. gerçekten de deleuze’un “şimdi yoktur”a kadar vardırabildiği bu düşünce bölgesinde biraz daha temkinli hareket etmeliyiz.
75 entry daha
hesabın var mı? giriş yap