2 entry daha
  • bugünkü tiyatro anlayışına göre pek çok tiyatrocunun (yazar,yönetmen,oyuncu) öncelikli amacı seyirciye kendisini sorgulatmaktır.

    klasik tiyatro sorunu gösterirdi ama çözüm adına birşey elinden gelmezdi çünkü oyunu izleyen seyirci kendini iyi karakterle özdeşleştirirdi. iyi karakter tam anlamıyla sorunsuz olduğu için çözüm adına hiç bir adım atılamazdı.

    brecht de bu durumu fark edenlerdendi. bu yüzden savunduğu tiyatro anlayışına göre başrol karakteri kullanmazdı, onun amacı seyirciyi özdeşleşmekten uzak tutmaktı. bu şekilde seyirci oyuna girmeden, bulunduğu ortamın tiyatro olduğunu unutmadan, kendini sorgulama fırsatı bulurdu. epik tiyatro yabancılaştırma efektlerini bu yüzden kullanır. örneğin oyun sırasında oyuncunun tipten çıkarak salondaki ışıkları yetersiz bulduğunu söylemesi bir yabancılaştırma efektidir. fakat epik tiyatro bu bağlamda (brecht in de hak verdiği üzere) başarısız olmuştur. çünkü seyirciden uzak tutulmak istenen yine onun yaşadığı hayattır. yabancılaştırmaların etkisi anlık olmaktadır.

    1950 lerde çıkan absürd tiyatro akımı ile bu sorun ortadan kalkmıştır. çünkü seyirci sahnede sergilenen oyuna tümüyle yabancıdır. kendini özdeşleştirecek birşey bulamaz. bu mantıkta oyun izleyen seyirci için kendini sorgulamak daha kolay olacaktır. toplumsal sorunları dile getirmek ve seyircinin kafasında onu rahatsız eden soru işaretleri yaratmak için için absürd tiyatro etkili bir yöntemdir.
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap