4 entry daha
  • sosyalist duzenlerde ahsapin yerini marstan getirdigimiz aluminyum, kagidin yerini de yine uzayda besledigimiz koyunlardan elde edilecek parsomen alacagi icin ortalik yagmur ormani dolacak

    yahu bu en niyahetinde uretim araclarinin kimin elinden oldugundan ve mal dagitiminin nasil duzenlendiginden ziyade nufus artisina, gelismeye bagli degil mi? ormanlar sadece amerikalilar ucuz mobilya kullansinlar diye degil, fakir insanlarin tarim alani acip, para kazanacaklari birseyler ekip bicmeleri icin de yokediliyor.

    ote yandan mevcut duzenin kotunun de kotusu oldugu asikar. yani bu konuda politikalar nedir bilmiyorum ama, teorik olarak, eger brezilya ormanlarini yabanci sirketlere acarsa, economies of scale yuzunden en buyuk kesimi yapacak sirketin mallari en ucuz olacak, piyasayi onlar ele gecirecek, normalde 100 senede bitecek orman da 20 senede bitecek. sosyalizme gecmeden ormanlari kurtaramayiz gibi bir felsefe yerine, daha gercekci ve planli olup regulasyonlar konusunda baski yapmak lazim. ama simdi brezilya tuketici ulkelerin misillemelerini dinlemeden kurallari koydu, vergileri arttirdi, uretime limit getirdi, o sirketler kacacaklar baska yere, ulke fakirlesecek. herkesin ayni anda hareket etmesi ve birbirine guvenmesi lazim, game theorynin klasik zorluklari iste.

    neyse, ben simdiye kadar uc ayri yagmur ormanina gittim ve anladim ki iyi ki evrimlesip buralardan cikmisiz. kardesim ne illet bir yer, bir kere binbir turlu hastalik var, bunlari tasiyan da trilyonlarca sivrisinek ve kene. gunduz bile essogluessekler surekli saldirida. bunlara karincalar ve sulukler de eklenince dayanilmaz oluyor. ben de saniyordum panterlerden, kaplanlardan korkacagiz, korunacagiz. hayir kardesim, onlari da duyuyorsun uzaktan, iste maymunlar boguruyor, kuslar cigiriyor filan ama asil katiller ufacik minicik, sessiz ve gorunmezler. hele hele yagisli mevsimde gidip, geceleri de orada gecirirseniz astronot kiyafetinden assagisi kurtarmaz. yemin ediyorum bu hippileri orada yarim saat tutsan aglaya aglaya donerler. uzaktan uzaktan bakin iste, belgeseller filan yeter.

    orada yasayan insanlara gelince. dogayla barisik, sevgi dolu filan ahahah, ayni kizilderili stereotipi, yahu sizin kafaniz iyi mi? yagmur ormani uygarliklarinin en hasi mayalar, bunlar da yuzyillar boyunca adam gibi bir araya gelip bir duzen tutturamamis, yokolana kadar mutemadiyen sehirleri birbiriyle savasmis ve "human sacrifice" endustrisi icin piramit insa etmis insanlar yahu. aztekler kadar igrenc olmasalar da yasayan kurbanlarin icini oymayi bir halk gosterisine ve dini rituele donusturmusler, bunlarin nesi dogayla barisik.

    olaya daha genel bakarsak, yagmur ormanlarinin boktan yani su: buyuk nufuslari besleyemiyorlar, merkezi bir duzenlenmeye uygun degiller. en buyuk sehirler 50 bin kisilik. bunlardan yuzlerce sene once istanbulda, romada 1 milyon insan yasiyordu. tekerlegi bulmuslar, ama sus esyasi icin, araclar yok. olsa da bir boka yaramaz, nereye yol yapacaksin. maden yok dogru duzgun, kiyida da degilsen gemicilik, tasimacilik, kesif yok. kesif demisken, yolculuk oyle zor ki, heriflerin 100-150 km otelerindeki kulturlerden, sehirlerden haberleri olmamis yuzlerce yil yahu. dusunsene istanbuldayken edirnede ne olup bittigini bilmiyorsun, hatta edirne diye bir yerin varligini dahi bilmiyorsun asirlarca. bu sartlar altinda uygarliklari ne kadar gelisecek. nufus biraz artinca zaten cokus baslamis, daha ispanyollar gelmeden kaynak kitligi yuzunden birbirlerini bogazlaya bogazlaya bitirmisler (cok garip ama kapitalist degillerdi).

    velhasili kelam, bu yagmur ormanlarinda yasamak bir nevi denizin ortasinda sussuz kalmak gibi birsey. etrafin hayat dolu ama sana yaramiyor; misir'da ayni buyuklukte bir ekili alan yuz kat fazla insani besleyebilir. biodiversity dedigin yenmiyor ki gulum.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap