6 entry daha
  • güneş batıp akşam ezanı okunduğunda, kadınların uzun gecesi ve sokağa çıkma yasağı başlar.gündüzün taassubu kadının gecesinde de sürer. karpuz kesip çekirdek çitletmek ya da soba da çay demleyip mısır patlatmak ve komşunun kocaya kaçan kızı hakkında gıybet etmek, televizyonlara evlenmek için çıkan azgın adamlar ve kadınlar hakkında yorumlar yapmak, ertesi gün gidilecek bahçeyi, çapalanacak araziyi planlamak gecenin macerasıdır. (s.67)

    şimdi sadece yukarıdaki paragraf bile tek başına düzinelerce durumu açıklıyor.adına "anadolu irfanı" dedikleri şeyin aslında "kadını görünür olmaktan, sosyal hayattan çıkarmak" olduğunu kavramak zor değil. buna benzer bir yayında, kayseri de mukim bir yabancı, "bu kentte 15-45 yaş arası insanlara sokakta rastlayamıyoruz!!" demişti. bunu özelde kayseri genelde ise tüm anadolu taşrasına uyarlamak mümkün.

    son zaman tiktok, insta vb. platformlarda ya da tv gündüz kuşaklarında karşımıza çıkan olayların kahramanları tam olarak mezkur durumun kurbanları aslında. ilgisiz baba, daha ilgisiz anne, yokluğa rağmen yapılan 8-10 çocuk, o çocukların (özellikle kız çocuklarının) birey olduğunun unutulması ya da önemsenmemesi, karşılan(a)mayan elzem ihtiyaçlar o kadar çok tuhaf sonuç doğuruyor ki akıl almaz. aile baskısından kurtulmak için bulduğu ilk eli yüzü düzgün erkeğe kaçan ve 5 yıl sonra kocası kendisini terkeden kadının 3 çocukla, mesleksiz, parasız, aile desteğini de kaybetmesi başka nasıl sonuç doğurabilir ki?

    hasılı kelam;anadolu nedir? diye merak ediyorsanız bu kitap sağlam ipuçları barındırıyor.okuyun, okutturun derim naçizane...

    t:iletişim yayınlarından çıkmış kitaptır.
    e:imla
hesabın var mı? giriş yap