7 entry daha
  • okuması çok yorucu ve bu zorluğa katlanmaya karşın düşünsel katkısı pek az olan bir kitaptır. epey felsefi terim bildiğinizi varsayar.

    önce cesaret türlerini sınıflandırarak başlar fakat kitabın takip eden bölümleri ile bağlantısını kurmaz. kitapta yaratıcılık ile ne kastedildiğinin çerçevesi de epey muğlak bırakılmıştır. mitoloji ve psikoloji de kitapta kendine genişçe yer bulmuş olmasına karşın ben ana anlatıya katkılarını pek zayıf buldum. kitap sanki yazarın denemelerinin derlemesi gibi geldi bana. gördüğüm en temel eksik de "neden yaratıcı olmalıyız?" sorusunun kendisine pek yer bulamaması. yaratıcı olmak arzusunda bir okuru karşısına aldığını hayal etmiş sanıyorum. peki ama niye bu yorucu işe yelteneyim ki durduk yere? anlattıkları niye beni çeksin?

    kitapta en beğendiğim kısım "yaratıcılığın sınırları üzerine" kısmı oldu. bu bölümde bahsi geçen konu muhtemelen çoğumuzun o veya bu şekilde üzerine kafa yorduğu bir konudur. yaratıcılık (genel manada bir eser ortaya koymak kastediliyor diyebiliriz bu terimle) ile sınırlar arasında bir ilişki olduğunu fark etmişizdir. örneğin her bir hayvanın yeni/farklı bir eser/form olarak ortaya çıkması, sahip oldukları ve sahip olmadıkları özellikleri sayesindedir; balık ile yengeci görsel olarak birbirinden ayıran yüzgece ve kıskaçlara sahip olup olmamaları durumudur. yazardan bir örnek verecek olursak, suyu sınırlayan kıyılar olmazsa derenin varlığından söz edemeyiz, elimizde düzlemde yayılan sudan başka bir şey kalmayacaktır. bu, iyi kötü herkesin aklına gelebilecek bir şeydir.

    fakat yazar burada işi biraz daha ileri götürür ve yaratımın kısıtlara muhtaç olduğunu öne sürer. sınır/kısıt/limit olmayan yerde bir yaratımdan bahsedilemeyeceğini, düşüncenin boşluğa düşeceğini söyler. yaratıcılığın tetiklenmesi, daha yoğun bir anlatım için gerekli motivasyon ve çabanın ortaya çıkması için sınırlar var olmak zorundadır. örneğin şiir biçim dayatmasa şair anlatımlar arasında eleme yapmayacak, biçimin sınırlarını zorlayacak anlatımların arayışına girmeyecek ve böylece zihninin sınırlarını aşamayacaktır. bu da bizi bir sonraki bağlama, yaratıcılığın biçim ile ilişkisine taşıyacaktır.

    şahsen ben yaratıcılığın sınırlar ile ilişkisini bu mutlaklıkta ifade etme konusunda çok emin değildim. sınırlara bağlılığın belirli bir noktadan sonra yaratıcılığa ket vuracağı kaygısındaydım. fakat yazarın sınırları aşma ile ilgili ortaya attığı düşünce ikna edici görünüyor. daha fazla spoiler vermeyeyim.

    edit: kitabın uzun "sunuş" bölümünü görünce, güdümlü okumaya sebebiyet vermemesi adına kitaptan sonra okumaya karar vermiştim. diğer arkadaşların da belirttiği gibi genel itibariyle kitapla alakalı değil. fakat yukarıda sorduğum "neden yaratıcı olmalıyız?" sorusuna yazarın verdiği cevabı farklı bir bir kitabına atıfta bulunarak paylaşmış çevirmen. (yazarın bu soruya cevabı başka kitapta vermiş olması da bir hayli ilginç geldi bana neyse). ilgili kısım şöyle:

    "ilk bağımsız mesajını getirdiği kitabı olan insanın kendini arayışı, may'in kitabın başlığı olan sorusuna ilk varoluşçu yaklaşımını da içerir. bu arayışın hareket noktası, insanlık durumumuzdur. bu durum yalnızlık ve kaygı dışında beş yitirişle dile gelir. bu yitirişlerin en anlamlıları, toplumdaki değer merkezinin, benlik duygusunun ve trajedi duygusunun yitirilişidir. may'in getirdiği çözüm ise; insan'ın yaratıcı bir süreç içinde kendisinin bilincine vararak benliğini tekrar bulmasıdır."

    şahsen ben bu cevabı pek tatmin edici bulmadım. kitabı bana öneren arkadaşımın da fikrini sordum. şu noktada hemfikir olduğumuzu gördüm. bu izaha göre yaratıcı süreçte kendini bulmak, öncesinde kendini bulamadığın anlamına gelmiş oluyor. yaratıcı uğraş içinde olan insanların hep kendisini bulmak çabası içinde olduğunu varsaymak, kişi kendini bulduğu anda yaratıcı uğraşlarına son verecek şeklinde bir noktaya sürüklüyor bizi. daha da spekülatif ifade edersek, yaratıcı uğraş içinde olmayan bazı kişiler (bu bazının oranı meçhul), içsel olgunluk açısından, yaratıcı bireylerden daha üstün, yetkin veya bilgedirler. sonuç olarak, kanımızca bu eksik bir tanımlama olmuş.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap